26 Eylül 2009 Cumartesi

KIRLANGIÇ ÇORBASI

Evde balık pişirmeyi pek sevmiyorum, kokusundan dolayı. Ama dün eşim, “her zaman bulamıyorum” diyerek büyükçe bir kırlangıç balığı alıp gelmiş. Eh, biz iki kişiyiz. Üç gün yesek bitmez, hemen kızları çağırdım “akşama kırlangıç çorbası yapacağım, bize gelin” diye (Emre’ler hala Londra’da). Zeynep’le Deniz bile bayıldılar. Eşim de bunun çorba değil, yemek olduğunu iddia etti, eh baktım da haklı gibi, sebzeleriyle ve kıvamıyla gerçekten doyurucu bir yemekti.
MALZEME
1,5 kg kırlangıç balığı,
4-5 defne yaprağı,
2 adet soğan,
2 adet havuç,
200 gr mantar.
250 gr karides (ben 1 paket IGLO Karides kullandım),
1 yemek kaşığı tereyağ,
½ demet maydanoz,
1 yumurta,
2 yemek kaşığı un,
1 adet limonun suyu,
10-12 adet tane karabiber,
2 tatlı kaşığı tuz,
1 çay kaşığı taze çekilmiş karabiber.

NASIL YAPACAĞIZ?
Balıkçıdan, temizleterek aldığımız kırlangıç balığını yıkayıp derin bir tencereye koyup 1 adet soğanı dörde bölüp, tane karabiber, 1 tatlı kaşığı tuz ve defne yapraklarıyla birlikte, üzerini örtecek kadar suyla önce harlı, sonra kısık ateşte 20 dakika , balık yumuşayıncaya kadar pişireceğiz. Başka bir derin tencereye soğanı rendeleyip, 1 tatlı kaşığı da tuz ilave ederek sarartacağız. Haşladığımız balığın suyunu süzerek soğanın üzerine dökeceğiz. Kaynamaya başlayınca misket büyüklüğünde tavla zarı formunda doğradığımız havuçları ilave edeceğiz. Havuçlar biraz yumuşamaya başlayınca aynı formattaki patatesleri, 5 dakika sonra da ince dilimlediğimiz mantarları ilave edeceğiz. Tüm malzeme piştiğinde 1 paket karidesi de koyup, karabiberini katacağız. Diğer yanda 1 yumura, 2 kaşık un ve limon suyunu çırpma teliyle bütünleşinceye kadar çırpacağız ve pişmekte olan çorbanın suyundan ilave ederek ılıtacağız. Terbiye hazır olduğunda yavaş yavaş çorbaya karıştıracağız. 10 dakika daha pişirdikten sonra çorbamız hazırdır. Yarım demet maydanozu incecik kıyarak çorbaya katacağız.

BÜRYAN PİLAV

Bu bayram hem Yasemin’ler hem de Emre’ler İstanbul dışındaydı. Yani elimizi öpecek sadece Zeren’ler kalmıştı. Biraz nostalji yapayım diyerek bayram sabahı yemeğine davet ettim. Şimdi “bayram sabahı yemeği” de ne diyeceksiniz. Benim çocukluğumda annem günler evvelden bayram hazırlığına başlardı. Rahmetli anneannem, bir gün önceden oklavaya dolayarak, büzerek bayram tatlısı yapardı. Ama didiklemeyelim diye, şerbetini bayram sabahı dökerdi :) Annem de, babam namaza gittiğinde, etini bir gün önceden pişirdiği büryanı fırına sürerdi. Babam namazdan döndüğünde,annemin itirazlarına rağmen, bayramlık giysilerimizi giyip, el öpmeye hazır beklerdik. Annem, yemekten sonra giyinmemizi isterdi hep, sanırım üstümüze yemek filan dökmeyelim diye. Ama illa giyinip, hala özlemle andığım, mendil içine hazırlanmış harçlıklarımızı almak için acele ederdik :) Eski adetlerimizin, bayram geleneklerimizin sürdürülmemesi çok üzüyor beni, ama gençler de haklı, yoğun çalışma temposu içinde bayramı bahane edip birkaç gün kafa dinliyorlar. Ama ben, tatil değil de, BAYRAM OLAN BAYRAMları özlüyorum. İşte bayram sabahı, eskiye özlemle büryan yaptım ben de.

MALZEME
1 adet kuzu kol,
2 su bardağı pirinç,
2 su bardağı et suyu,
1 adet orta boy soğan,
1 adet olgunca domates,
1 yemek kaşığı tereyağ,
1 tatlı kaşığı tuz.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kuzu kolu kasabımızdan kemiklerini aldırarak, porsiyonlara böldürerek alacağız. Üzerlerini örtecek kadar su ve tuz ilave ederek düdüklü tencerede haşlayacağız. Bu arada 2 bardak pirinci de tuz serperek sıcak suda bekleteceğiz.
Diğer yanda soğanı yemeklik doğrayarak tereyağında sarartacağız. Kabukları alınıp tavla zarı şeklinde doğranmış domatesleri de ilave edeceğiz. 1- 2 dakika soğanla çevirip ocaktan alacağız. Pirinci süzüp bol suyla yıkadıktan sonra soğanlı domatesli harcımızla karıştıracağız. Fırın kabına karışımı koyduktan sonra göbekler açıp etleri yerleştireceğiz. Tenceredeki et suyunu süzerek, 2 bardak olarak yavaşça pirincin üzerine gezdireceğiz.üzerine bir folyo kapatarak 200 derecedeki fırında yaklaşık 45 dakika pişireceğiz. Suyunu tamamen çektiğinde, üzerini açıp 10 dakika daha kızarmasını bekleyeceğiz.

SÜTLAÇ


Rahmetli dedemin “sütlü aş” dediği en sevdiği tatlı. Torunlarım da “beyaz tatlı” diyerek severek yiyorlar. Gerçi, şimdi kutu sütleriyle eski tadını bulamıyorum ama yine de sık sık yapıyorum. Tatlıyı çok seven biri olarak en azından hamur tatlısı yerine tercih ediyorum. Sütlaç yaparken annemi anımsarım hep, parmağını sallayarak “sütlaca nişasta, pirinç unu konmaz, pirinç kaynadıkça helmelenir, kendisi koyulaşan sütlaç lezzetli olur, tembellik etme çabuk koyulaşsın diye, nişasta koyacaksan muhallebi yap” derdi :)

MALZEME
2 litre süt,
1 litre su,
2 çay bardağı pirinç,
2 su bardağı tozşeker,
¼ çay kaşığı tuz.
SÜSLEMEK İÇİN
Tarçın.


NASIL YAPACAĞIZ?
Pirinci bol suyla yıkayıp 1 litre su ve tuz ilave ederek, suyunu çekip lapa gibi oluncaya kadar haşlayacağız. Sütü ilave edip karıştıra karıştıra kaynamasını bekleyeceğiz. Kaynayan karışıma şekeri de karıştırıp, kısık ateşte yaklaşık bir, bir buçuk saat kadar pişireceğiz, bozadan biraz daha sulu olduğunda kıvam tamamdır. Ocaktan alıp, servis kaselerine böleceğiz.
NOT: Ben tarçını, servis yaparken kullanıyorum, sevmeyen de olabiliyor. Ayrıca, eğer seviyorsanız, son 5 dakikada 1 paket de vanilya ilave edebilirsiniz.



25 Eylül 2009 Cuma

SUSAMLI BİSKÜVİ

Geçenlerde Yasemin’le Zeren geldi, akşamüzeri çay içelim dedik. Yanında ne yesek diye düşünürken, uzun zamandır yapmadığım, hazırlaması 15 dakika süren bu bisküvi geldi aklıma. Ha deyince kolayca yapabilirsiniz, çünkü özel malzeme gerektirmiyor, evinizde her zaman bulunan malzemelerden kısa sürede yapabilirsiniz. Çayımız demleninceye kadar hazırdı. Kıtır lezzetiyle ister sabah kahvesinde, ister akşamüzeri çayında yüzünüzü ağartacak bir bisküvi. Üstelik kolay kolay da bayatlamadığı için uzun süre kavanozda muhafaza edebilirsiniz. Hatta, kandillerde yapıp komşularınıza da dağıtabilirsiniz :)

MALZEME
1 yumurta,
1 kahve fincanı tozşeker,
1 kahve fincanı sıvıyağ (ben mısırözü kullanıyorum),
1 paket kabartma tozu,
½ limon suyu,
1 tatlı kaşığı mahlep,
Aldığı kadar un,
1 su bardağı susam.

NASIL YAPACAĞIZ?
Tüm malzemeyi yoğurma kabına koyup karıştırarak yavaş yavaş unu ilave ederek, poğaça hamurundan biraz daha sertçe bir hamur yapacağız. Hamurdan ceviz kadar parçalar alıp 10 cmlik parmak kalınlığında silindir yaptıktan sonra iki ucunu birleştirip, halkalar yapacağız. Halkalarımızı, düz bir tabağa koyduğumuz susama bulayacağız. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizeceğiz. Önceden 170 derecede ısıttığımız fırında 30- 35 dakika pembeleşinceye kadar pişireceğiz.

İMAMBAYILDI


Patlıcan kadar pişirme çeşidi çok başka sebze var mı acaba? Aslında, kendi başına hiçbir lezzeti olmamasına rağmen, içine katılan çeşnilerle değişik tatlar yakalamak mümkün. İmambayıldı da bunlardan biri, ama illaki kızartarak yapıldığında seviyorum. Eşimin dediği gibi, daha zararlı ya :) Ama daha önce de belirttiğim gibi, doymaktan ziyade, damak tadı için yemek yiyenler grubunun bir üyesi olarak, sağlıklı olsun diye, lezzeti yerinde olmayan yemekler pek bana göre değil :) Hatta, eşimin tüm ısrarlarına rağmen, vitamini içinde kalsın diye, az pişmiş yemeği bile beceremiyorum. Suyunu çekmiş, pişkince yemekleri seviyorum. Yine onun dediğine göre, benim imamlar da gerçekten bayılıyor :)

MALZEME
4 adet ikiye bölünebilecek uzunlukta patlıcan,
4 adet orta boy soğan,
2 adet çarliston biber,
2 adet olgun domates,
8 diş sarımsak,
½ demet maydanoz,
1 çay bardağı zeytinyağ,
1 tatlı kaşığı tuz,
4 adet kesme şeker,
½ çay kaşığı karabiber,
Kızartmak için sıvıyağ.

NASIL YAPACAĞIZ?
Patlıcanları yıkayıp, saplarını kestikten sonra ortadan ikiye böleceğiz. Elimizdeki 8 parça patlıcanı diplerinde 1-2 cm kabuk kalacak şekilde tümünü soyacağız. Kızgın yağda kızartıp, kağıt havlu üzerinde, yağını bırakması için bekleteceğiz. Diğer yanda piyaz şeklinde doğradığımız soğanları 1 kahve fincanı suda, suyunu çekinceye kadar pişireceğiz (böylece soğan direk yağda kavrulmadığı için mide yakmayacaktır). Pişmiş soğana ince doğranmış sarımsaklarla birlikte yine ince doğranmış biberleri katacağız. Tuzunu, şekerini ve zeytinyağını da ilave edip, 5 dakika kadar karıştırarak kavuracağız. Küp şeklinde doğranmış domateslerle birlikte ince kıyılmış maydanozu da karıştırıp karabiberi ilave edeceğiz. Yağı süzülmüş patlıcanları kuşhaneye dizip karınlarını bıçakla yaracağız. Açtığımız yere soğanlı harcımızı dolduracağız. Tüm harç bittikten sonra, üzerlerine birer dilim domates koyarak 1 kahve fincanı su ilave edeceğiz ve kısık ateşte 10- 15 dakika daha pişirip soğumaya bırakacağız.

18 Eylül 2009 Cuma

UN HELVASI


Buzdolabının kapısını açtığımda Yasemin’den şöyle bir ses geldi “anne, un helvası mı var orada?”. Hayır yoktu ama kızım hamile ya, aman canı çekmiştir diye işi gücü bırakıp hemen malzemeleri dizmeye başladım tezgahın üzerine. Demiştim ya, yazları Silivri’ye giderdik, orada öğrenmiştim bu helvayı da. Bu tarifle hiç bozulmadan oluyor , ama itiraf etmeliyim ki bir kez tereyağı ile yaptığımda bozuldu, sanırım tereyağın ayranı kıvamı tutturmama engel oldu. O gün bu gündür, hep margarinle yapıyorum.

MALZEME
500 gr un,
250 gr margarin,
1 su bardağı iri dövülmüş fındık,
500 ml süt,
600 gr tozşeker.

NASIL YAPACAĞIZ?
Genişçe bir tencereye margarini koyup erittikten sonra, unu ilave edip kısık ateşte devamlı karıştırarak pembeleşinceye kadar kavuracağız. Un kavrulurken, sütü de şekeri katarak kaynatacağız. Kavrulan yağlı una fındığı da ilave ettikten sonra, kaynar sütü yavaş yavaş una katacağız (aman dikkat, ikisi de çok sıcak ve karıştırırken sıçrayabiliyor). Sütün tamamını çektikten sonra, 5- 10 dakika dinlendirdiğimiz helvayı, kaşıkla kalıplayarak servis tabağına çıkartacağız.

ZEYTİNYAĞLI KÖZ PATLICAN YEMEĞİ

Bizim Ege’de zeytinyağlı yemekler çok sevilir ve yapılır. Hemen hemen her sebzenin zeytinyağlısı rağbet görür. Hele patlıcan, neredeyse sınırsız çeşidiyle bütün yaz sofraların baş tacıdır. Ben de bugün közlenmiş patlıcandan zeytinyağlı yemek yaptım. Çocukluğumdan beri mutfağa meraklıyım ya, annem bir gün bu yemeği yaparken sormuştum “anne bu yemeğin adı ne?” diye. Annem gülümsedi (sanırım bu yemeğin bir adı yoktu onların mutfağında) ve “hmmmm, hanım pişirdi, bey beğendi diyelim” dedi. Eh ne de olsa, içinde beğendi var sonuçta:)

MALZEME
4 adet bostan patlıcanı veya 6 adet tombul kemer patlıcanı,
1 adet orta boy soğan,
1 adet çarliston biber (tercihen ilave olarak da 1 adet acı sivri biber),
2-3 diş sarımsak,
1 adet irice olgun domates,
1 kahve fincanı zeytinyağ,
1 tatlı kaşığı tuz,
2 adet kesme şeker.

NASIL YAPACAĞIZ?
Patlıcanları yıkayıp kuruladıktan sonra, birkaç yerinden bıçağın ucuyla delip közleyeceğiz. Kabuklarını soyduktan sonra, iri parçalar halinde doğrayıp bir kenarda bekleteceğiz.
Diğer tarafta soğanı piyazlık doğrayacağız. Biberleri içine kıyacağız, sarımsağı incecik doğrayarak ilave ettikten sonra, tuzunu ve şekerini de katıp zeytinyağında yavaş ateşte karıştırarak kavuracağız. Domatesin kabuğunu soyup küp şeklinde doğradıktan sonra kavrulmuş soğana katacağız ve domates suyunu çekmeden hemen közlediğimiz patlıcanı ilave edeceğiz. Kısık ateşte yaklaşık 7- 8 dakika pişirip ocağımızı söndüreceğiz.
NOT: Zeytinyağlı yemekler piştikten sonra, kapağını açmadan soğutulursa daha lezzetli oluyor.



YASSI KADAYIF

Geçenlerde yufkacıdan yassı kadayıf alırken benim içim kötü bir haberle karşılaştım. Yassı kadayıf yapan ustalar azalmış. Çünkü, gençler pek ilgilenmiyormuş bu sanatla, hanımlar da pek rağbet etmiyormuş evlerinde bu tatlıyı yapmak için. Olur mu hiç, yassı kadayıfsız bir ramazan düşünemiyorum ben.
MALZEME
6 adet yası kadayıf,
3 yumurta,
1,5 su bardağı tozşeker,
1,5 su bardağı su,
¼ limon,
Kızartmak için sıvıyağ.
SÜSLEMEK İÇİN
Kaymak,
Dövülmüş ceviz içi.


NASIL YAPACAĞIZ?
Öncelikle şerbeti hazırlayacağız. 1,5 bardak şeker ve 1,5 bardak suyun içine ¼ limonu atıp kaynatacağız ve soğumaya bırakacağız. Soğuduktan sonra limonu içinden çıkartacağız.
Yassı kadayıfların kenarlarını mutfak makasıyla ½ cm genişliğinde keseceğiz. 1 çimdik tuzla çırptığımız 3 yumurtaya batırdığımız kenarı kesilmiş kadayıfları kızgın yağda kızartıyoruz (yağ kızdıktan sonra, altını biraz kısmanız gerekiyor, orta hararette kızartırsanız içi de pişmiş olur). Kızaran kadayıfları önceden hazırladığımız şerbete atacağız. Diğerleri kızarana kadar şerbette beklemeleri yeterli. Şerbetten çıkartıp servis tabağına aldığımız kadayıfların üzerine, tencerede kalan şerbeti de gezdirdikten sonra, üzerini kaymak ve cevizle süsleyeceğiz.

KUZU HAŞLAMA

Ramazanda, hafif olması nedeniyle sıkça yaptığım bir yemek. Hazmı kolay, yanında beyaz pilavıyla sunumu hoş ve de lezzeti güzel. Eşime “bugün ne pişireyim?” diye sorduğumda çoğunlukla aldığım yanıt “kemikli kuzu haşlama”. Fazla uğraş da gerektirmiyor, açıkçası biraz da tembel yemeği diyorum:)
MALZEME
1 adet kuzu kol,
15- 20 adet arpacık soğan (yoksa 1 adet orta boy soğan),
2 adet patates,
1 adet havuç,
1 tatlı kaşığı tuz,
½ çay kaşığı taze çekilmiş karabiber,
1kahve fincanı su.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kasabın, porsiyonlara böldüğü kemikli kuzu kolu düdüklü tencereye alıp, üzerine arpacık soğanları, (ya da irice doğradığımız soğanları), elma dilimi yaptığımız patatesleri, parmak uzunluğunda doğradığımız havuçları, tuzu ve karabiberi ilave ettikten sonra 1 kahve fincanı soğuk suyu da koyup önce harlı, düdük çıktıktan sonra kısık ateşte 15 dakika pişireceğiz.

ZEYTİNYAĞLI PATATES


“Pişmemiş soğan midemi kaynatıyor” diyorsanız, patates salatasının harcını pişirerek de yapabilirsiniz. Ben genelde bu türlüsünü tercih ediyorum. Et, köfte hele hele balığın yanında vazgeçilmez salatam benim.

MALZEME
6 adet orta boy patates,
1 adet orta boy soğan,
½ kırmızı biber,
1 adet çarliston biberi,
1 adet orta boy domates,
1 kahve fincanı zeytinyağ,
1 tatlı kaşığı tuz,
2 adet kesme şeker,
½ çay kaşığı taze çekilmiş karabiber.

NASIL YAPACAĞIZ?
Patatesleri yıkayıp, bol suda haşladıktan sonra kabuklarını soyacağız ve soğumaya bırakacağız. Diğer yanda, soğanı piyazlık doğrayıp, ince kıyılmış çarliston ve kırmızı biberle birlikte zeytinyağında kavuracağız. Kabuklarını alıp küp şeklinde doğradığımız domatesle birlikte tuzunu, şekerini ve karabiberi de ilave edeceğiz. Soğuyan patatesleri irice küpler şeklinde kesip pişirdiğimiz harca karıştıracağız. Hep birlikte (su ilave etmeden) 5 dakika kısık ateşte pişirip servis tabağına alacağız.

11 Eylül 2009 Cuma

İFTAR MASASI


Malum bu yıl orucu 16- 17 saat tutuyoruz. İftara misafir davet etmek istediğimde de sevgili eşim, sanırım bana kolaylık olsun diye, illa dışarıda ağırlayalım konuklarımızı diyor ama bana inanılmaz keyif veriyor evde davet yapmak. Oruçlu olsam da zaten ne açlık ne susuzluk hissediyorum. Büyük allahım nasıl da yardımcı oluyor :). Bu nedenle bu ramazan da iftar davetlerimizi genellikle evimizde yaptık. En keyif veren kısmı da, masa hazırlamak oluyor benim için. Ufacık bir detayla masanın havasının tümüyle değiştirmesi beni inanılmaz mutlu ediyor :) Mesela son davette masaya koyduğum şef garson biblosunun elindeki yemek menüsü konukların çok hoşuna gitti.

DÜĞÜN ÇORBASI


Düğün Çorbası ramazanda, iftar davetlerinin olmazsa olmazıdır benim için. Mayhoş lezzeti, zengin sunumu ev sahibinin yüzünü ağartıyor sanki :) Konuklar için de güzel bir başlangıç, üzerindeki kırmızıbiberli kızdırılmış tereyağ ile insanın içini ısıtıyor, hem adıyla hem de tadıyla.
MALZEME
1 adet kuzu gerdan,
1 litre su,
1 tatlı kaşığı tuz,
3 yemek kaşığı un,
3 yemek kaşığı yoğurt,
1 adet yumurta,
1 adet limonun suyu,
ÜZERİ İÇİN
2 yemek kaşığı tereyağ,
1 tatlı kaşığı kırmızıbiber.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kuzu gerdanı kasaptan dilimleterek alacağız. Yıkadıktan sonra tuz ve su ilavesiyle etler kemiğinden ayrılıncaya kadar haşlayacağız (düdüklü tencereyi öneririm). Tel süzgeçten geçirdiğimiz etin suyunu bir kenarda bekletirken gerdan etlerini minik parçalar halinde kemiklerinden ayıracağız. Diğer yanda un, yoğurt, yumurta ve limon suyunu (tercihen rondo ile) bütünleşinceye kadar çırparak et suyuna ilave edeceğiz. Ayıklanmış etleri de çorbamıza katıp koyulaşıncaya kadar pişireceğiz. Üzerine kırmızıbiberle kızdırılmış tereyağ dökerek, servis yapacağız.

PASTIRMALI TEL KADAYIF


Tel kadayıf denince akla ilk gelen künefe, olmadı tepsiye döşenmiş bol cevizli şerbetli tatlı gelir nedense. Pastırmalı, peynirli börek şeklinde olanı mantığa uymaz sanki :) Hatta ben bu böreği ilk kez peynirli yaptığımda kızlar ”eh bir de şerbet dökseydin de künefe olsaydı” dediler. Zamanla daha da zenginleştirdik, bazen jambon, bazen pastırma ilavesiyle hem lezzetini hem de görünümünü değiştirdik.

MALZEME
300 gr tel kadayıf,
3 yumurta,
2 su bardağı süt,
125 gr erimiş margarin,
150 gr dil peyniri,
100 gr çemensiz pastırma,
100 gr tost kaşarı.

NASIL YAPACAĞIZ?
Erimiş margarine süt ve yumurtayı koyarak çırpacağız. Fırın kabını hafifçe yağlayarak didiklediğimiz kadayıfın 1/3ünü tepsiye yayacağız. Üzerine tel tel ayırdığımız dil peynirini koyduktan sonra sütlü harcımızdan 1-2 kepçe gezdireceğiz. Kalan kadayıfın yarısını peynirin üzerine döşedikten sonra pastırmaları yayacağız. Tekrar sütlü harçtan gezdirip kalan kadayıfı yeniden üzerine döşeyeceğiz. Tost kaşarını da rendeleyip en üste serpiştireceğiz. Kalan sütlü harcımızı da üzerine kepçeyle gezdirip, tepsinin üzerini folyo ile kapatacağız. 170 derecedeki fırında 30 dakika pişirip, folyoyu açacağız 10 dakika daha üzeri kızarıncaya kadar tutup sıcak servis yapacağız.

İSLİM KEBABI

İslim kebabı, yeni evlendiğimde en gözde konuk yemeğimdi. Kimi zaman etli, kimi zaman köfteli hatta bazen tavuklu ama illa islim kebabı, değişmez yemeğimdi. Yapması mı kolay geliyordu, sunumu mu hoşuma gidiyordu, iltifat almak mı hoşuma gidiyordu bilinmez ama uzun zaman dadanmıştım bu güzel yemeğe. Sonra bir süre ara verdim, hatta uzun süre diyebilirim. İftar daveti için yapmaya karar verdim, iyi ki de yapmışım. Hem biz özlemişiz, hem de konuklarımız :)

MALZEME
4 adet uzunca patlıcan,
Kızartma için yeterince sıvıyağ
½ kg kuzu eti,
1 adet orta boy soğan,
1 adet çarliston biber,
1 adet tatlı kırmızı biber,
1 adet irice domates,
100 gr mantar,
½ çay kaşığı taze çekilmiş karabiber,
1 tatlı kaşığı tuz,
ÜZERİ İÇİN
1 adet domates,
Dilimlenmiş tost kaşarı,
Kürdan.

NASIL YAPACAĞIZ?
Patlıcanları yıkayıp saplarını kestikten sonra kabuklarını soymadan boyuna 1 cm kalınlığında uzun dilimlere ayıracağız (normal irilikteki bir patlıcan 4 ya da 5 dilime bölünüyor). Dilimlediğimiz patlıcanları kuşhane tipi bir tencerede kızartıp kağıt havlunun üzerine alacağız. Diğer yanda kuşbaşı kuzu etini düdüklü tencereye koyup üzerine yemeklik doğradığımız soğanı, kabuğunu alıp küp şeklinde doğradığımız domatesi, iri iri kıydığımız çarliston ve kırmızı biberi ( kırmızı biber büyükse, yarım da kullanabilirsiniz), ayıklayıp üçe dörde böldüğümüz mantarları (hepsi çiğden) ilave edip tuzunu ve karabiberini de koyup yaklaşık 15 dakika pişireceğiz (benim düdüklü tencerem hiç su kaybetmediği için ben su koymuyorum. Eğer kullandığınız tencere fazla buhar kaybediyorsa, 1 kahve fincanı su ilave edebilirsiniz). Etler piştikten sonra, kızarmış patlıcanlardan 2 adedini servis tabağına artı (+) şeklinde koyacağız. Ortasına etli harcımızdan suyunu süzerek koyacağız, patlıcanın uçlarını etin üzerine bohça gibi kapattıktan sonra bir dilim kaşar peyniri, üzerine bir dilim domates koyarak kürdanla tutturacağız. Fırın kabına dizdikten sonra üzerine folyo kapatıp 200 derecedeki fırında 15 dakika tuttuktan sonra folyoyu açıp 10 dakika daha pişirip servis edeceğiz.
NOT: Etli iç malzemesi fırında yeterince su saldığı için ben fırına koyarken tekrar su ilave etmiyorum. Ama yemeği sulu seviyorsanız, patlıcan bohçaların dizilmesi bittikten sonra, fırın kabına eti pişirdiğiniz sudan 1-2 kaşık koyabilirsiniz.

ARPA ŞEHRİYE PİLAVI

Hani adettir misafire beyaz, şehriyeli, bademli sebzeli pirinç pilavı yapılır, hatta bulgur pilavı ya da makarna nedense pek uygun görülmez ev sahibi tarafından. Ama ben bu aralar fena halde arpa şehriye pilavına dadandım:). Umduğumdan fazla da rağbet gördü her nedense.

MALZEME
2 su bardağı arpa şehriye,
½ kibrit kutusu kadar margarin,
2 yemek kaşığı tereyağ,
4 bardak et suyu ,
1 tatlı kaşığı tuz.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kuşhane tenceremize 1 su bardağı arpa şehriyeyi koyup margarin ilavesiyle hafif rengi değişinceye kadar kavuracağız (tereyağında kavurmuyorum, margarine göre yağ daha çabuk yanıyor). Kavrulmuş şehriyenin üzerine kavrulmamış 1 bardak şehriyeyi de karıştırdıktan sonra kaynar et suyunu (yoksa normal suya 1 paket etsu tablet ilave edebilirsiniz, o zaman tuz koymuyoruz) ilave edip, kısık ateşte pişiriyoruz.
PÜF NOKTASI: Pilav suyunu tam çekmeden altını söndürüp, kendi halinde suyunu çekmesini sağlarsanız (yani demlenerek) pilavınız asla lapa olmaz :)