2 Aralık 2009 Çarşamba

CUPCAKE (KAĞITTA KEK)


Yarın Lions Kulübümle Zeytinburnu Semiha Şakir Huzurevine gideceğiz. Bir kuaför, bir manikürcü götürerek yaşlılarımızın bakımlarını yaptırdıktan sonra, birlikte çay içeceğiz. Çayın yanına hepimiz bir şeyler yapalım diye konuştuk. Bana da kek yapmak düştü, hani şöyle dişlerine göre yumuşacık bir kek. Hangisini yapayım diye düşünürken, kızlar küçükken pek sık yaptığım bir kek geldi aklıma. O zamanlar beslenme çantası götürülürdü okula, şimdi ne var ne yok bihaberim:) kızların çantasına koyardım, meyve suyuyla ellerini de kirletmeden kolayca yesinler diye. Kağıtta kek, yapması kolay, sunumu kolay, lezzeti de koyacağınız malzemeyle sınırsız. İster cevizli, ister kakaolu, fındıklı, meyveli, kuru meyveli, limonlu, portakallı yani ne koyarsanız kabul ediyor. Ben bugün, damla çikolatalı yaptım.

MALZEME
4 yumurta,
2 su bardağı toz şeker ( çok tatlı sevmezseniz, 1,5 bardak da koyabilirsiniz),
125 gr oda sıcaklığında yumuşatılmış margarin,
1 çay bardağı sıvıyağ (ben mısırözü kullanıyorum),
1 su bardağı süt,
1 paket kabartma tozu,
1 paket vanilya,
4 su bardağı un,
1 su bardağı damla çikolata,
40 adet pasta kağıdı.


NASIL YAPACAĞIZ?
Yumurtayla şekeri beyazlayana kadar çırpacağız. Yumuşak margarin ve sıvıyağı da ilave edip çırpmaya devam edeceğiz. Sırayla süt, vanilya, kabartma tozu ve unu da ilave ederken çırpacağız. Fırın tepsisine dizdiğimiz kek kağıtlarının içine kaşıkla, üzerinden 1,5 parmak boşluk kalacak şekilde kek hamurundan koyacağız (bu ölçüyle 40 adet kek yapılıyor). Önceden 170 dereceye ayarladığımız fırında 25 dakika pişireceğiz.

29 Kasım 2009 Pazar

ANNEMİN EKMEK KADAYIFI

Ben, bayram için, hafif tatlılar seçerken annem de geleneksel ekmek kadayıfını yapıp çıkageldi. Her zaman söylerim “her yerde ekmek kadayıfı yedim ama annemin yaptığının üzerine tanımam” diye. Ellerine sağlık, valla döktürmüş yine. Annem varken de bana düşmez zaten bu muhteşem tatlıyı yapmak:) Aslında işime de gelmiyor değil, çünkü ben yaptığımda ne hikmetse, şerbet fok fok duvarlara sıçrıyor, ardından bir sürü temizlik :). Allah ömür versin, annem yaptığı kadar yapsın bakalım…
BU VESİLEYLE HERKESİN KURBAN BAYRAMINI DA KUTLUYORUM...

MALZEME
1 adet ekmek kadayıfı,
2,5 litre su,
2 kg toz şeker,
1,5 su bardağı su,
1 nohut büyüklüğünde limontuzu,
Kaymak.

NASIL YAPACAĞIZ?
Yufkacıdan hazır aldığımız ekmek kadayıfını, kenarlarından 3 parmak daha geniş çelik ya da alüminyum bir tepsiye koyacağız (o tepside pişireceğiz). Bir bıçak yardımıyla tam ortasını 10 cmlik bir + şeklinde kesiyoruz. 2,5 litre ılık suyu üzerine gezdirip 1 saat kadar bekletiyoruz. Kadayıf genişleyip suyunu çektikten sonra kalan suyunu tepsiyi azıcık eğerek döküyoruz (hatta kalan suyu temiz bir havlu yardımıyla da alabilirsiniz). Diğer yanda tozşekere 1,5 bardak suyu ilave edip dibini tutmaması için karıştırarak kaynatacağız. Şerbet hazır olduğunda ½ kahve fincanı suda beklettiğimiz limontuzunu da katıp 5 dakika daha kaynatacağız. Suyunu süzdüğümüz genişletilmiş ekmek kadayıfını 3 ya da 4 ocağı yakıp üzerine koyacağız (çevirerek pişireceğiz). Orta hararetteki ocağın üzerinde tepsiyi çevirirken, şerbetimizin yarısını yavaşça üzerine dökeceğiz (kadayıfı süzseniz bile biraz su kalıyor, bu yüzden şerbeti döktüğünüzde o suyla da karışıp çoğalıyor, şerbetin tamamını dökmeye kalkarsanız tepsiden taşacaktır). Zaman zaman kenarlarından şerbeti kaşıkla alarak kadayıfın üzerine gezdireceğiz, bir yandan da tepsiyi yavaş yavaş çevireceğiz. Şerbeti iyice çektiğinde, diğer yarısını da dökeceğiz. Tekrar aynı işlemle pişireceğiz. Tepsinin dibinde 1 parmak şerbet kalıncaya kadar pişirmeye devam edeceğiz. Daha sonra ocaktan alıp soğumaya bırakacağız. 10x10 cmlik karelere bölüp, kaymakla servis yapacağız.

BALKABAĞI TATLISI


İşte en sevdiğim kış tatlılarından biri daha, gerçi sorsanız ne sevmiyorsun diye, hmmmmmmmmmm tamam buldum var bir tane :) zerdeyi sevmiyorum sadece, geri kalan ne tatlı koysanız önüme seve seve yerim :) . Ben bu bayram sözde hafif olsun diye bir sütlü tatlı (sütlaç) bir de kabak tatlısı yaptım konuklarım için. Yazın enginar, kışın da balkabağı satan Ali Bey de bir güzel kabak getirmiş ki, sormayın. Kestane gibi oldu, Abant’tan getirdiğim o çok lezzetli cevizle de inanılmaz bir uyum sağladı :)

MALZEME
Ayıklandığında 2 kg olacak balkabağı,
4 su bardağı tozşeker,
1 su bardağı iri dövülmüş ceviz içi.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kabakları yıkayıp, iri parçalara böleceğiz. Üzerine 3 su bardağı tozşekeri gezdirip direk kısık ateşe koyacağız. Kabak suyunu salıp yeniden toplayıncaya kadar pişireceğiz. Kalan 1 bardak tozşekeri de yeniden üzerine gezdirip (kabaklar parlak olsun diye) eriyene kadar 10 dakika kadar daha pişireceğiz. Servis tabağına alıp koyulaşmış şerbetini de üzerine gezdireceğiz. İster ceviz içiyle, isterseniz kaymakla servis edebilirsiniz.

TAVUKLU ŞEHRİYE PİLAVI


Bu aralar pek takıldığım bir yemek, içinde tavuğu, nohutuyla hem besleyici, hem de sunumu güzel. Yanında bir de zeytinyağlı yemeğiniz varsa başka ilaveye gerek yok. Pardon bir de mutlaka ayran :)

MALZEME
8 parça kemiksiz kalça şiş,
1 yemek kaşığı tereyağ,
2 su bardağı arpa şehriye,
1 yemek kaşığı kuru nane,
1 tatlı kaşığı pul kırmızı biber,
1 tatlı kaşığı tuz,
1 su bardağı haşlanmış nohut,
4 su bardağı su.

NASIL YAPACAĞIZ?
Tavukları tuz ilave ederek suda haşlayacağız. Tavukları iri parçalara ayırıp bir kenarda bekletirken, haşlama suyunu 4 bardak olacak şekilde (daha azsa sıcak su ilave edebilirsiniz), bir tencereye alacağız. Kuru nane, tereyağ ve pul biber ilave edip yeniden kaynatacağız, kaynarken önce tavuk parçalarını sonra da 2 bardak arpa şehriyeyi katacağız. Kısık ateşte 10- 15 dakika (lapa görünümündeyken) tuttuktan sonra altını kapatacağız. Haşlanmış nohutu da karıştırdıktan sonra tencerenin üzerine büyükçe bir havlu ya da ona benzer bir şey örterek (maksat tencere soğumasın) demlenmeye bırakacağız. Şehriyeler , tavuk suyunu tamamen çektiğinde yemeğimiz hazırdır.

ZEYTİNYAĞLI KEREVİZ

Yazın patlıcan, kışın da kereviz değişik versiyonlarla soframızda yerini alıyor. İster enginar gibi çanaklar şeklinde, ister havuçlu halkalar halinde ya da çabucak dilimlisi…ama illaki portakal suyuyla.

MALZEME
2 adet orta boy kereviz,
3 adet orta boy patates,
2 adet orta boy havuç,
1 adet irice soğan,
1 adet kırmızı biber,
1 adet çarliston biber,
1 çay bardağı zeytinyağı,
1 su bardağı taze sıkılmış portakal suyu,
½ limon suyu,
1 tatlı kaşığı tuz,
1 tatlı kaşığı tozşeker (ya da 3 adet kesme şeker).

NASIL YAPACAĞIZ?
Kabuklarını soyup iri küpler şeklinde doğradığımız kereviz ve patateslere, ½ parmak genişliğinde doğradığımız havuçları da karıştırdıktan sonra, irice ve yemeklik doğradığımız soğanı, jülyen doğradığımız yeşil ve kırmızı biberi de karıştırdıktan sonra tencereye koyup üzerine tuzu, şekeri, zeytinyağını ve en son da portakal suyunu gezdirip, önce harlı sonra kısık ateşte 20- 25 dakika suyunu çekip yağına kalana kadar pişireceğiz.
NOT: Arzu ederseniz, soğan yerine 300 gr kadar arpacık soğanı da kullanabilirsiniz.
Şimdilerde kerevileri yapraksız satıyorlar, eğer kerevizi yapraklı aldıysanız mutlaka onları da incecik kıyarak yemeğinizle birlikte pişirin.

SÜTLÜ TELKADAYIF


Çocukluğumda annem tel kadayıf yapmak istediğinde babamla kadayıfçıya giderdik. Annem de uzun saçlarımı genellikle atkuyruğu şeklinde bağlardı, babam kadayıfçıya atkuyruğumdan bir tutam tutarak “kızımın saçları gibi kadayıf istiyoruz” derdi. Sokağımızdaki kadayıfçı, elindeki delikli kaptan, saçın üzerine incecik hamuru döküp pişirir, taze taze satardı. “Aaaaaah nerde o kadayıflar?” diyesim geliyor bu tatlıyı yaparken :). Geçen gün kızlarla bizim gelin toplanıp geldiler, kız kıza akşam yemeği yemek için. Çoluk çocuk toplanmak, yemek yedikten sonra sofrayı toplamadan uzun uzun sohbet hepimizin çok hoşuna gidiyor (tabi bücürlerin fırsat verdiğince). Bu sohbeti daha tatlı hale getirmek için bir de tatlı yapayım dedim, bakındım ne yapabilirim diye, derin dondurucudaki kadayıf geldi aklıma, hemen çıkartıp hazırladım. Uzun zamandır da yapmamıştım, hepimizin hoşuna gitti.

MALZEME
300 gr telkadayıf,
1 su bardağı iri dövülmüş ceviz içi,
75 gr tereyağ,
4 su bardağı süt,
2,5 su bardağı tozşeker.

NASIL YAPACAĞIZ?
Öncelikle sütün içine tozşekeri katarak kaynatıp soğutacağız (eğer sütlü yapmak istemiyorsanız aynı miktarda suyla tozşekeri içine yarım limonu bütün olarak koyarak kaynatabilirsiniz, sonra da limonu içinden çıkartınız). Diğer yanda,telkadayıfı genişçe bir kabın içine didikledikten sonra, erimiş tereyağını da üzerine döküp iyice karıştıracağız. Yağlanmış fırın kabına yarısını bastırarak döşedikten sonra dövülmüş ceviz içini serpiştireceğiz. Kalan kadayıfı da üzerine döşeyip 180 derecedeki fırında 30 dakika kadar (altı üstü kızarıncaya kadar) pişireceğiz (yakmamaya dikkat ederek). Fırından çıkarttığımız sıcak kadayıfa, soğutulmuş şerbeti dökeceğiz.

ZEYTİNYAĞLI PIRASA


Kışın, zeytinyağlı yemek pek tercih edilmez ama zaman zaman da insanın canı şöyle mayhoşça, serin bir yemek istiyor. İşte o zaman pırasa imdadıma yetişiyor. Pırasayı pişirirken önceden ½ limon suyu ilave ederdim ama Beypazarı’na gittiğimden bu yana, limon konulacak tüm yemeklere oradan aldığım yaban eriği pestili koyar oldum. Çok hoş bir lezzet katıyor yemeklere, ama bulamazsanız elbette ki, eski dost limona müracaat yine :) bir de pırasanın kendisi zaten soğan diyenlere kulak asmayın, mutlaka soğan da kullanın derim.

MALZEME
1 kg pırasa,
2 adet irice havuç,
1 adet orta boy soğan,
1 kahve fincanı pirinç,
1 çay bardağı zeytinyağı,
½ limon suyu,
1 tatlı kaşığı tuz,
1 tatlı kaşığı toz şeker (ya da 3 adet kesme şeker),
1 bardak su.


NASIL YAPACAĞIZ?
Pırasaların dış kabuklarını aldıktan sonra, 2 parmak genişliğinde doğrayacağız. Havuçları da soyduktan sonra, ½ parmak genişliğinde halkalar şeklinde doğrayacağız. Soğanı da yemeklik doğrayarak pırasayla hepsini harmanlayacağız. Üzerine pirinci, tuzu, şekeri, limon suyunu, zeytinyağını ve suyunu da ilave edip kısık ateşte özellikle havuçlar yumuşayıncaya ve suyunu çekip yağına kalıncaya kadar pişireceğiz.

3 BİBERLİ MANTAR SOTE

Eşimle bu konuda anlaşamıyoruz, ben güvenip doğal mantar yiyemezken o da kültür mantarı sevmiyor. Bulup buluşturup bazen doğal mantar getiriyor eve, ama ben pişirirken tuzuna bile bakmıyorum. Neden yemediğimi sorduğunda da “ee, sen zehirlenirsen, hastaneye götürecek sağlıklı biri lazım” diyorum :). Aslında kendisi bu konuda son derece uzman, elinde mantarla ilgili pek çok kitap var. Getirdiği mantarların isimlerini, resimlerini, nasıl pişirilmesi gerektiğinde bilimsel olarak açıklıyor. Ama gel de benim sarışın kafama anlat :). Ona afiyet olsun ben yine kültür mantarına devam…

MALZEME
300 gr beyaz mantar,
2 yemek kaşığı tereyağ,
1 adet orta boy soğan,
1 adet kırmızı biber,
1 adet dolmalık yeşil biber,
1 adet sarı biber,
1 tatlı kaşığı tuz,
½ çay kaşığı karabiber.

NASIL YAPACAĞIZ?
Mantarları (yıkanmaz derler ama) yıkadıktan sonra iri parçalara böleceğiz. Diğer yanda soğanı piyazlık doğrayarak, jülyen doğradığımız kırmızı, sarı ve yeşil biberlerle birlikte tereyağında kavuracağız. Tuzunu ve karabiberini de ilave ettikten sonra, mantarları da karıştıracağız. Hiç su koymadan kısık ateşte pişirmeye bırakacağız. Mantarlar suyunu önce salıp, sonra da çektiğinde yemeğimiz hazırdır. Etin, tavuğun ya da balığın yanında nefis bir garnitür olarak sunabiliriz.

MAKARNA BÖREĞİ (YALANCI SU BÖREĞİ)


Hani her zaman suböreği yapamayız, ama taklidini yapabiliriz değil mi? :) hem de çok kısa zamanda, mutlaka ki su böreğinin yerini tutamaz ama kısa bir sürede hazırlayarak o anki su böreği krizini atlatabiliriz :)

MALZEME
½ paket fiyonk makarna,
2 tatlı kaşığı tuz,
2 litre su,
1 yemek kaşığı tereyağ,
100 gr beyaz peynir,
½ demet maydanoz,
4 adet yumurta,
2 su bardağı süt,
100 gr margarin,
2 adet yufka.


NASIL YAPACAĞIZ?
Tuz ilavesiyle kaynattığımız suya makarnayı da ilave edip haşlayacağız. Süzdükten sonra, tereyağını eritip makarnayı ilave edeceğiz. Rendelenmiş beyaz peynire ince kıyılmış maydanozu da karıştırarak makarnaya katacağız. Fırın tepsisi ya da borcamı yağlayıp yufkanın birini kenarlardan taşırarak yayacağız. Hazırladığımız makarnayı üzerine koyacağız. Diğer yanda margarini eritip, sütü ve yumurtaları çırparak karıştıracağız. Bu karışımın yarısını makarnanın üzerine gezdireceğiz. Diğer yufkayı buruşturarak makarnanın üzerine örteceğiz. Kenarlardan taşan yufkayı da üzerine kapatacağız. Elimizdeki sütlü malzemeyi üzerine gezdireceğiz. Hazırladığımız böreği, dilimlere keserek 180 dereceye ayarladığımız fırında 40- 45 dakika (altı üstü kızarıncaya kadar) pişireceğiz.

KIYMALI KARNABAHAR

Her çocuk sevmez ama benim kızlar küçükken “ağaç yemeği” derler ve severek yerlerdi. Hatta Zerenim aklı ermeye başladığında “anneciğim, yazdan bezelye, barbunya ve domates donduruyorsun da neden kıştan karnabahar dondurmuyorsun?” diye sorardı. Neyse ki, eşim de sebze yemeklerini çok seviyor ve ayrım da yapmıyor, tek isteği az pişmiş olması ama mübarek karnabahar da o kadar çabuk pişiyor ki, bazen bana takılıyor ve “senin karnabaharın üzerinden dozer geçmiş” diyor. Ben yemekleri biraz pişkince seviyorum, o ise tam tersi….ben de unutmazsam bazen yarı pişmiş sebzeden bir tabak ayırıyorum hemen, kendiminkini istediğim kadar pişiriyorum.

MALZEME
1 adet orta boy karnabahar,
1 adet orta boy soğan,
2 yemek kaşığı dolusu tereyağ,
200 gr kıyma,
1 tatlı kaşığı domates salçası,
1 tatlı kaşığı biber salçası,
1 tatlı kaşığı tuz,
½ çay kaşığı karabiber,
1 bardak su.

NASIL YAPACAĞIZ?
Karnabaharları iri çiçeklere ayırıp kuşhaneye dizeceğiz. Diğer yanda kıymanın içine yemeklik doğradığımız soğanı, tereyağını ve tuzu ilave edip suyunu çekmeden kavuracağız. Salçalarını ilave ettikten sonra karabiberini de koyup, karnabaharların üzerlerine paylaştıracağız. Tencerenin kenarından sıcak suyunu da koyup kısık ateşte pişireceğiz.

AYVA TATLISI


Kış geldiğinde herkesin tatlıya daha çok ihtiyacı olduğu malum. Ama meyveden yapılan tatlıların kalorisi daha mı az gelir insanın aklına, ya da ben mi çok seviyorum bilmiyorum, ayvayı, kabağı tercih ediyorum çoklukla. Hele ayvanın kendine has mayhoşluğu vazgeçilmezdir benim için. O yüzden de ayvanın göbeğine, elma, kuru üzüm , karanfil ya da tarçın gibi şeyler koyarak ayvanın tadını bastırmasına izin vermiyorum :) siz dilerseniz, koyabilirsiniz.

MALZEME
4 adet ayva,
8 yemek kaşığı dolusu toz şeker,
Yeterince su,
Süslemek için kaymak.

NASIL YAPACAĞIZ?
Ayvaları ortadan ikiye bölüp çekirdeklerini çıkartacağız (çekirdekleri de pişirirken kullanacağız). Kabuklarını da soyduktan sonra kuşhaneye dizeceğiz. 8 parça ayvayı dizdikten sonra, her birinin göbeğine 2 dolu kaşık toz şeker koyacağız (daha tatlı severseniz, 3 kaşık da koyabilirsiniz). Çekirdekleri de aralara serpiştirdikten sonra, ayvaların hizasına kadar su ilave edip ocağa koyacağız. Kaynayıncaya kadar harlı ateşte pişirdikten sonra altını iyice kısacağız. Ayvalar kızarıncaya kadar yaklaşık 2 saat kadar pişireceğiz. Bu arada suyu da iyice kızarıp jöle şeklini almış olacak. Ayvaları servis tabağına aldıktan sonra, kalan suyu tel süzgeç yardımıyla ayvaların üzerinden gezdireceğiz. Soğuduktan sonra da üzerlerine birer dilim kaymak koyarak servis yapacağız.

26 Eylül 2009 Cumartesi

KIRLANGIÇ ÇORBASI

Evde balık pişirmeyi pek sevmiyorum, kokusundan dolayı. Ama dün eşim, “her zaman bulamıyorum” diyerek büyükçe bir kırlangıç balığı alıp gelmiş. Eh, biz iki kişiyiz. Üç gün yesek bitmez, hemen kızları çağırdım “akşama kırlangıç çorbası yapacağım, bize gelin” diye (Emre’ler hala Londra’da). Zeynep’le Deniz bile bayıldılar. Eşim de bunun çorba değil, yemek olduğunu iddia etti, eh baktım da haklı gibi, sebzeleriyle ve kıvamıyla gerçekten doyurucu bir yemekti.
MALZEME
1,5 kg kırlangıç balığı,
4-5 defne yaprağı,
2 adet soğan,
2 adet havuç,
200 gr mantar.
250 gr karides (ben 1 paket IGLO Karides kullandım),
1 yemek kaşığı tereyağ,
½ demet maydanoz,
1 yumurta,
2 yemek kaşığı un,
1 adet limonun suyu,
10-12 adet tane karabiber,
2 tatlı kaşığı tuz,
1 çay kaşığı taze çekilmiş karabiber.

NASIL YAPACAĞIZ?
Balıkçıdan, temizleterek aldığımız kırlangıç balığını yıkayıp derin bir tencereye koyup 1 adet soğanı dörde bölüp, tane karabiber, 1 tatlı kaşığı tuz ve defne yapraklarıyla birlikte, üzerini örtecek kadar suyla önce harlı, sonra kısık ateşte 20 dakika , balık yumuşayıncaya kadar pişireceğiz. Başka bir derin tencereye soğanı rendeleyip, 1 tatlı kaşığı da tuz ilave ederek sarartacağız. Haşladığımız balığın suyunu süzerek soğanın üzerine dökeceğiz. Kaynamaya başlayınca misket büyüklüğünde tavla zarı formunda doğradığımız havuçları ilave edeceğiz. Havuçlar biraz yumuşamaya başlayınca aynı formattaki patatesleri, 5 dakika sonra da ince dilimlediğimiz mantarları ilave edeceğiz. Tüm malzeme piştiğinde 1 paket karidesi de koyup, karabiberini katacağız. Diğer yanda 1 yumura, 2 kaşık un ve limon suyunu çırpma teliyle bütünleşinceye kadar çırpacağız ve pişmekte olan çorbanın suyundan ilave ederek ılıtacağız. Terbiye hazır olduğunda yavaş yavaş çorbaya karıştıracağız. 10 dakika daha pişirdikten sonra çorbamız hazırdır. Yarım demet maydanozu incecik kıyarak çorbaya katacağız.

BÜRYAN PİLAV

Bu bayram hem Yasemin’ler hem de Emre’ler İstanbul dışındaydı. Yani elimizi öpecek sadece Zeren’ler kalmıştı. Biraz nostalji yapayım diyerek bayram sabahı yemeğine davet ettim. Şimdi “bayram sabahı yemeği” de ne diyeceksiniz. Benim çocukluğumda annem günler evvelden bayram hazırlığına başlardı. Rahmetli anneannem, bir gün önceden oklavaya dolayarak, büzerek bayram tatlısı yapardı. Ama didiklemeyelim diye, şerbetini bayram sabahı dökerdi :) Annem de, babam namaza gittiğinde, etini bir gün önceden pişirdiği büryanı fırına sürerdi. Babam namazdan döndüğünde,annemin itirazlarına rağmen, bayramlık giysilerimizi giyip, el öpmeye hazır beklerdik. Annem, yemekten sonra giyinmemizi isterdi hep, sanırım üstümüze yemek filan dökmeyelim diye. Ama illa giyinip, hala özlemle andığım, mendil içine hazırlanmış harçlıklarımızı almak için acele ederdik :) Eski adetlerimizin, bayram geleneklerimizin sürdürülmemesi çok üzüyor beni, ama gençler de haklı, yoğun çalışma temposu içinde bayramı bahane edip birkaç gün kafa dinliyorlar. Ama ben, tatil değil de, BAYRAM OLAN BAYRAMları özlüyorum. İşte bayram sabahı, eskiye özlemle büryan yaptım ben de.

MALZEME
1 adet kuzu kol,
2 su bardağı pirinç,
2 su bardağı et suyu,
1 adet orta boy soğan,
1 adet olgunca domates,
1 yemek kaşığı tereyağ,
1 tatlı kaşığı tuz.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kuzu kolu kasabımızdan kemiklerini aldırarak, porsiyonlara böldürerek alacağız. Üzerlerini örtecek kadar su ve tuz ilave ederek düdüklü tencerede haşlayacağız. Bu arada 2 bardak pirinci de tuz serperek sıcak suda bekleteceğiz.
Diğer yanda soğanı yemeklik doğrayarak tereyağında sarartacağız. Kabukları alınıp tavla zarı şeklinde doğranmış domatesleri de ilave edeceğiz. 1- 2 dakika soğanla çevirip ocaktan alacağız. Pirinci süzüp bol suyla yıkadıktan sonra soğanlı domatesli harcımızla karıştıracağız. Fırın kabına karışımı koyduktan sonra göbekler açıp etleri yerleştireceğiz. Tenceredeki et suyunu süzerek, 2 bardak olarak yavaşça pirincin üzerine gezdireceğiz.üzerine bir folyo kapatarak 200 derecedeki fırında yaklaşık 45 dakika pişireceğiz. Suyunu tamamen çektiğinde, üzerini açıp 10 dakika daha kızarmasını bekleyeceğiz.

SÜTLAÇ


Rahmetli dedemin “sütlü aş” dediği en sevdiği tatlı. Torunlarım da “beyaz tatlı” diyerek severek yiyorlar. Gerçi, şimdi kutu sütleriyle eski tadını bulamıyorum ama yine de sık sık yapıyorum. Tatlıyı çok seven biri olarak en azından hamur tatlısı yerine tercih ediyorum. Sütlaç yaparken annemi anımsarım hep, parmağını sallayarak “sütlaca nişasta, pirinç unu konmaz, pirinç kaynadıkça helmelenir, kendisi koyulaşan sütlaç lezzetli olur, tembellik etme çabuk koyulaşsın diye, nişasta koyacaksan muhallebi yap” derdi :)

MALZEME
2 litre süt,
1 litre su,
2 çay bardağı pirinç,
2 su bardağı tozşeker,
¼ çay kaşığı tuz.
SÜSLEMEK İÇİN
Tarçın.


NASIL YAPACAĞIZ?
Pirinci bol suyla yıkayıp 1 litre su ve tuz ilave ederek, suyunu çekip lapa gibi oluncaya kadar haşlayacağız. Sütü ilave edip karıştıra karıştıra kaynamasını bekleyeceğiz. Kaynayan karışıma şekeri de karıştırıp, kısık ateşte yaklaşık bir, bir buçuk saat kadar pişireceğiz, bozadan biraz daha sulu olduğunda kıvam tamamdır. Ocaktan alıp, servis kaselerine böleceğiz.
NOT: Ben tarçını, servis yaparken kullanıyorum, sevmeyen de olabiliyor. Ayrıca, eğer seviyorsanız, son 5 dakikada 1 paket de vanilya ilave edebilirsiniz.



25 Eylül 2009 Cuma

SUSAMLI BİSKÜVİ

Geçenlerde Yasemin’le Zeren geldi, akşamüzeri çay içelim dedik. Yanında ne yesek diye düşünürken, uzun zamandır yapmadığım, hazırlaması 15 dakika süren bu bisküvi geldi aklıma. Ha deyince kolayca yapabilirsiniz, çünkü özel malzeme gerektirmiyor, evinizde her zaman bulunan malzemelerden kısa sürede yapabilirsiniz. Çayımız demleninceye kadar hazırdı. Kıtır lezzetiyle ister sabah kahvesinde, ister akşamüzeri çayında yüzünüzü ağartacak bir bisküvi. Üstelik kolay kolay da bayatlamadığı için uzun süre kavanozda muhafaza edebilirsiniz. Hatta, kandillerde yapıp komşularınıza da dağıtabilirsiniz :)

MALZEME
1 yumurta,
1 kahve fincanı tozşeker,
1 kahve fincanı sıvıyağ (ben mısırözü kullanıyorum),
1 paket kabartma tozu,
½ limon suyu,
1 tatlı kaşığı mahlep,
Aldığı kadar un,
1 su bardağı susam.

NASIL YAPACAĞIZ?
Tüm malzemeyi yoğurma kabına koyup karıştırarak yavaş yavaş unu ilave ederek, poğaça hamurundan biraz daha sertçe bir hamur yapacağız. Hamurdan ceviz kadar parçalar alıp 10 cmlik parmak kalınlığında silindir yaptıktan sonra iki ucunu birleştirip, halkalar yapacağız. Halkalarımızı, düz bir tabağa koyduğumuz susama bulayacağız. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizeceğiz. Önceden 170 derecede ısıttığımız fırında 30- 35 dakika pembeleşinceye kadar pişireceğiz.

İMAMBAYILDI


Patlıcan kadar pişirme çeşidi çok başka sebze var mı acaba? Aslında, kendi başına hiçbir lezzeti olmamasına rağmen, içine katılan çeşnilerle değişik tatlar yakalamak mümkün. İmambayıldı da bunlardan biri, ama illaki kızartarak yapıldığında seviyorum. Eşimin dediği gibi, daha zararlı ya :) Ama daha önce de belirttiğim gibi, doymaktan ziyade, damak tadı için yemek yiyenler grubunun bir üyesi olarak, sağlıklı olsun diye, lezzeti yerinde olmayan yemekler pek bana göre değil :) Hatta, eşimin tüm ısrarlarına rağmen, vitamini içinde kalsın diye, az pişmiş yemeği bile beceremiyorum. Suyunu çekmiş, pişkince yemekleri seviyorum. Yine onun dediğine göre, benim imamlar da gerçekten bayılıyor :)

MALZEME
4 adet ikiye bölünebilecek uzunlukta patlıcan,
4 adet orta boy soğan,
2 adet çarliston biber,
2 adet olgun domates,
8 diş sarımsak,
½ demet maydanoz,
1 çay bardağı zeytinyağ,
1 tatlı kaşığı tuz,
4 adet kesme şeker,
½ çay kaşığı karabiber,
Kızartmak için sıvıyağ.

NASIL YAPACAĞIZ?
Patlıcanları yıkayıp, saplarını kestikten sonra ortadan ikiye böleceğiz. Elimizdeki 8 parça patlıcanı diplerinde 1-2 cm kabuk kalacak şekilde tümünü soyacağız. Kızgın yağda kızartıp, kağıt havlu üzerinde, yağını bırakması için bekleteceğiz. Diğer yanda piyaz şeklinde doğradığımız soğanları 1 kahve fincanı suda, suyunu çekinceye kadar pişireceğiz (böylece soğan direk yağda kavrulmadığı için mide yakmayacaktır). Pişmiş soğana ince doğranmış sarımsaklarla birlikte yine ince doğranmış biberleri katacağız. Tuzunu, şekerini ve zeytinyağını da ilave edip, 5 dakika kadar karıştırarak kavuracağız. Küp şeklinde doğranmış domateslerle birlikte ince kıyılmış maydanozu da karıştırıp karabiberi ilave edeceğiz. Yağı süzülmüş patlıcanları kuşhaneye dizip karınlarını bıçakla yaracağız. Açtığımız yere soğanlı harcımızı dolduracağız. Tüm harç bittikten sonra, üzerlerine birer dilim domates koyarak 1 kahve fincanı su ilave edeceğiz ve kısık ateşte 10- 15 dakika daha pişirip soğumaya bırakacağız.

18 Eylül 2009 Cuma

UN HELVASI


Buzdolabının kapısını açtığımda Yasemin’den şöyle bir ses geldi “anne, un helvası mı var orada?”. Hayır yoktu ama kızım hamile ya, aman canı çekmiştir diye işi gücü bırakıp hemen malzemeleri dizmeye başladım tezgahın üzerine. Demiştim ya, yazları Silivri’ye giderdik, orada öğrenmiştim bu helvayı da. Bu tarifle hiç bozulmadan oluyor , ama itiraf etmeliyim ki bir kez tereyağı ile yaptığımda bozuldu, sanırım tereyağın ayranı kıvamı tutturmama engel oldu. O gün bu gündür, hep margarinle yapıyorum.

MALZEME
500 gr un,
250 gr margarin,
1 su bardağı iri dövülmüş fındık,
500 ml süt,
600 gr tozşeker.

NASIL YAPACAĞIZ?
Genişçe bir tencereye margarini koyup erittikten sonra, unu ilave edip kısık ateşte devamlı karıştırarak pembeleşinceye kadar kavuracağız. Un kavrulurken, sütü de şekeri katarak kaynatacağız. Kavrulan yağlı una fındığı da ilave ettikten sonra, kaynar sütü yavaş yavaş una katacağız (aman dikkat, ikisi de çok sıcak ve karıştırırken sıçrayabiliyor). Sütün tamamını çektikten sonra, 5- 10 dakika dinlendirdiğimiz helvayı, kaşıkla kalıplayarak servis tabağına çıkartacağız.

ZEYTİNYAĞLI KÖZ PATLICAN YEMEĞİ

Bizim Ege’de zeytinyağlı yemekler çok sevilir ve yapılır. Hemen hemen her sebzenin zeytinyağlısı rağbet görür. Hele patlıcan, neredeyse sınırsız çeşidiyle bütün yaz sofraların baş tacıdır. Ben de bugün közlenmiş patlıcandan zeytinyağlı yemek yaptım. Çocukluğumdan beri mutfağa meraklıyım ya, annem bir gün bu yemeği yaparken sormuştum “anne bu yemeğin adı ne?” diye. Annem gülümsedi (sanırım bu yemeğin bir adı yoktu onların mutfağında) ve “hmmmm, hanım pişirdi, bey beğendi diyelim” dedi. Eh ne de olsa, içinde beğendi var sonuçta:)

MALZEME
4 adet bostan patlıcanı veya 6 adet tombul kemer patlıcanı,
1 adet orta boy soğan,
1 adet çarliston biber (tercihen ilave olarak da 1 adet acı sivri biber),
2-3 diş sarımsak,
1 adet irice olgun domates,
1 kahve fincanı zeytinyağ,
1 tatlı kaşığı tuz,
2 adet kesme şeker.

NASIL YAPACAĞIZ?
Patlıcanları yıkayıp kuruladıktan sonra, birkaç yerinden bıçağın ucuyla delip közleyeceğiz. Kabuklarını soyduktan sonra, iri parçalar halinde doğrayıp bir kenarda bekleteceğiz.
Diğer tarafta soğanı piyazlık doğrayacağız. Biberleri içine kıyacağız, sarımsağı incecik doğrayarak ilave ettikten sonra, tuzunu ve şekerini de katıp zeytinyağında yavaş ateşte karıştırarak kavuracağız. Domatesin kabuğunu soyup küp şeklinde doğradıktan sonra kavrulmuş soğana katacağız ve domates suyunu çekmeden hemen közlediğimiz patlıcanı ilave edeceğiz. Kısık ateşte yaklaşık 7- 8 dakika pişirip ocağımızı söndüreceğiz.
NOT: Zeytinyağlı yemekler piştikten sonra, kapağını açmadan soğutulursa daha lezzetli oluyor.



YASSI KADAYIF

Geçenlerde yufkacıdan yassı kadayıf alırken benim içim kötü bir haberle karşılaştım. Yassı kadayıf yapan ustalar azalmış. Çünkü, gençler pek ilgilenmiyormuş bu sanatla, hanımlar da pek rağbet etmiyormuş evlerinde bu tatlıyı yapmak için. Olur mu hiç, yassı kadayıfsız bir ramazan düşünemiyorum ben.
MALZEME
6 adet yası kadayıf,
3 yumurta,
1,5 su bardağı tozşeker,
1,5 su bardağı su,
¼ limon,
Kızartmak için sıvıyağ.
SÜSLEMEK İÇİN
Kaymak,
Dövülmüş ceviz içi.


NASIL YAPACAĞIZ?
Öncelikle şerbeti hazırlayacağız. 1,5 bardak şeker ve 1,5 bardak suyun içine ¼ limonu atıp kaynatacağız ve soğumaya bırakacağız. Soğuduktan sonra limonu içinden çıkartacağız.
Yassı kadayıfların kenarlarını mutfak makasıyla ½ cm genişliğinde keseceğiz. 1 çimdik tuzla çırptığımız 3 yumurtaya batırdığımız kenarı kesilmiş kadayıfları kızgın yağda kızartıyoruz (yağ kızdıktan sonra, altını biraz kısmanız gerekiyor, orta hararette kızartırsanız içi de pişmiş olur). Kızaran kadayıfları önceden hazırladığımız şerbete atacağız. Diğerleri kızarana kadar şerbette beklemeleri yeterli. Şerbetten çıkartıp servis tabağına aldığımız kadayıfların üzerine, tencerede kalan şerbeti de gezdirdikten sonra, üzerini kaymak ve cevizle süsleyeceğiz.

KUZU HAŞLAMA

Ramazanda, hafif olması nedeniyle sıkça yaptığım bir yemek. Hazmı kolay, yanında beyaz pilavıyla sunumu hoş ve de lezzeti güzel. Eşime “bugün ne pişireyim?” diye sorduğumda çoğunlukla aldığım yanıt “kemikli kuzu haşlama”. Fazla uğraş da gerektirmiyor, açıkçası biraz da tembel yemeği diyorum:)
MALZEME
1 adet kuzu kol,
15- 20 adet arpacık soğan (yoksa 1 adet orta boy soğan),
2 adet patates,
1 adet havuç,
1 tatlı kaşığı tuz,
½ çay kaşığı taze çekilmiş karabiber,
1kahve fincanı su.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kasabın, porsiyonlara böldüğü kemikli kuzu kolu düdüklü tencereye alıp, üzerine arpacık soğanları, (ya da irice doğradığımız soğanları), elma dilimi yaptığımız patatesleri, parmak uzunluğunda doğradığımız havuçları, tuzu ve karabiberi ilave ettikten sonra 1 kahve fincanı soğuk suyu da koyup önce harlı, düdük çıktıktan sonra kısık ateşte 15 dakika pişireceğiz.

ZEYTİNYAĞLI PATATES


“Pişmemiş soğan midemi kaynatıyor” diyorsanız, patates salatasının harcını pişirerek de yapabilirsiniz. Ben genelde bu türlüsünü tercih ediyorum. Et, köfte hele hele balığın yanında vazgeçilmez salatam benim.

MALZEME
6 adet orta boy patates,
1 adet orta boy soğan,
½ kırmızı biber,
1 adet çarliston biberi,
1 adet orta boy domates,
1 kahve fincanı zeytinyağ,
1 tatlı kaşığı tuz,
2 adet kesme şeker,
½ çay kaşığı taze çekilmiş karabiber.

NASIL YAPACAĞIZ?
Patatesleri yıkayıp, bol suda haşladıktan sonra kabuklarını soyacağız ve soğumaya bırakacağız. Diğer yanda, soğanı piyazlık doğrayıp, ince kıyılmış çarliston ve kırmızı biberle birlikte zeytinyağında kavuracağız. Kabuklarını alıp küp şeklinde doğradığımız domatesle birlikte tuzunu, şekerini ve karabiberi de ilave edeceğiz. Soğuyan patatesleri irice küpler şeklinde kesip pişirdiğimiz harca karıştıracağız. Hep birlikte (su ilave etmeden) 5 dakika kısık ateşte pişirip servis tabağına alacağız.

11 Eylül 2009 Cuma

İFTAR MASASI


Malum bu yıl orucu 16- 17 saat tutuyoruz. İftara misafir davet etmek istediğimde de sevgili eşim, sanırım bana kolaylık olsun diye, illa dışarıda ağırlayalım konuklarımızı diyor ama bana inanılmaz keyif veriyor evde davet yapmak. Oruçlu olsam da zaten ne açlık ne susuzluk hissediyorum. Büyük allahım nasıl da yardımcı oluyor :). Bu nedenle bu ramazan da iftar davetlerimizi genellikle evimizde yaptık. En keyif veren kısmı da, masa hazırlamak oluyor benim için. Ufacık bir detayla masanın havasının tümüyle değiştirmesi beni inanılmaz mutlu ediyor :) Mesela son davette masaya koyduğum şef garson biblosunun elindeki yemek menüsü konukların çok hoşuna gitti.

DÜĞÜN ÇORBASI


Düğün Çorbası ramazanda, iftar davetlerinin olmazsa olmazıdır benim için. Mayhoş lezzeti, zengin sunumu ev sahibinin yüzünü ağartıyor sanki :) Konuklar için de güzel bir başlangıç, üzerindeki kırmızıbiberli kızdırılmış tereyağ ile insanın içini ısıtıyor, hem adıyla hem de tadıyla.
MALZEME
1 adet kuzu gerdan,
1 litre su,
1 tatlı kaşığı tuz,
3 yemek kaşığı un,
3 yemek kaşığı yoğurt,
1 adet yumurta,
1 adet limonun suyu,
ÜZERİ İÇİN
2 yemek kaşığı tereyağ,
1 tatlı kaşığı kırmızıbiber.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kuzu gerdanı kasaptan dilimleterek alacağız. Yıkadıktan sonra tuz ve su ilavesiyle etler kemiğinden ayrılıncaya kadar haşlayacağız (düdüklü tencereyi öneririm). Tel süzgeçten geçirdiğimiz etin suyunu bir kenarda bekletirken gerdan etlerini minik parçalar halinde kemiklerinden ayıracağız. Diğer yanda un, yoğurt, yumurta ve limon suyunu (tercihen rondo ile) bütünleşinceye kadar çırparak et suyuna ilave edeceğiz. Ayıklanmış etleri de çorbamıza katıp koyulaşıncaya kadar pişireceğiz. Üzerine kırmızıbiberle kızdırılmış tereyağ dökerek, servis yapacağız.

PASTIRMALI TEL KADAYIF


Tel kadayıf denince akla ilk gelen künefe, olmadı tepsiye döşenmiş bol cevizli şerbetli tatlı gelir nedense. Pastırmalı, peynirli börek şeklinde olanı mantığa uymaz sanki :) Hatta ben bu böreği ilk kez peynirli yaptığımda kızlar ”eh bir de şerbet dökseydin de künefe olsaydı” dediler. Zamanla daha da zenginleştirdik, bazen jambon, bazen pastırma ilavesiyle hem lezzetini hem de görünümünü değiştirdik.

MALZEME
300 gr tel kadayıf,
3 yumurta,
2 su bardağı süt,
125 gr erimiş margarin,
150 gr dil peyniri,
100 gr çemensiz pastırma,
100 gr tost kaşarı.

NASIL YAPACAĞIZ?
Erimiş margarine süt ve yumurtayı koyarak çırpacağız. Fırın kabını hafifçe yağlayarak didiklediğimiz kadayıfın 1/3ünü tepsiye yayacağız. Üzerine tel tel ayırdığımız dil peynirini koyduktan sonra sütlü harcımızdan 1-2 kepçe gezdireceğiz. Kalan kadayıfın yarısını peynirin üzerine döşedikten sonra pastırmaları yayacağız. Tekrar sütlü harçtan gezdirip kalan kadayıfı yeniden üzerine döşeyeceğiz. Tost kaşarını da rendeleyip en üste serpiştireceğiz. Kalan sütlü harcımızı da üzerine kepçeyle gezdirip, tepsinin üzerini folyo ile kapatacağız. 170 derecedeki fırında 30 dakika pişirip, folyoyu açacağız 10 dakika daha üzeri kızarıncaya kadar tutup sıcak servis yapacağız.

İSLİM KEBABI

İslim kebabı, yeni evlendiğimde en gözde konuk yemeğimdi. Kimi zaman etli, kimi zaman köfteli hatta bazen tavuklu ama illa islim kebabı, değişmez yemeğimdi. Yapması mı kolay geliyordu, sunumu mu hoşuma gidiyordu, iltifat almak mı hoşuma gidiyordu bilinmez ama uzun zaman dadanmıştım bu güzel yemeğe. Sonra bir süre ara verdim, hatta uzun süre diyebilirim. İftar daveti için yapmaya karar verdim, iyi ki de yapmışım. Hem biz özlemişiz, hem de konuklarımız :)

MALZEME
4 adet uzunca patlıcan,
Kızartma için yeterince sıvıyağ
½ kg kuzu eti,
1 adet orta boy soğan,
1 adet çarliston biber,
1 adet tatlı kırmızı biber,
1 adet irice domates,
100 gr mantar,
½ çay kaşığı taze çekilmiş karabiber,
1 tatlı kaşığı tuz,
ÜZERİ İÇİN
1 adet domates,
Dilimlenmiş tost kaşarı,
Kürdan.

NASIL YAPACAĞIZ?
Patlıcanları yıkayıp saplarını kestikten sonra kabuklarını soymadan boyuna 1 cm kalınlığında uzun dilimlere ayıracağız (normal irilikteki bir patlıcan 4 ya da 5 dilime bölünüyor). Dilimlediğimiz patlıcanları kuşhane tipi bir tencerede kızartıp kağıt havlunun üzerine alacağız. Diğer yanda kuşbaşı kuzu etini düdüklü tencereye koyup üzerine yemeklik doğradığımız soğanı, kabuğunu alıp küp şeklinde doğradığımız domatesi, iri iri kıydığımız çarliston ve kırmızı biberi ( kırmızı biber büyükse, yarım da kullanabilirsiniz), ayıklayıp üçe dörde böldüğümüz mantarları (hepsi çiğden) ilave edip tuzunu ve karabiberini de koyup yaklaşık 15 dakika pişireceğiz (benim düdüklü tencerem hiç su kaybetmediği için ben su koymuyorum. Eğer kullandığınız tencere fazla buhar kaybediyorsa, 1 kahve fincanı su ilave edebilirsiniz). Etler piştikten sonra, kızarmış patlıcanlardan 2 adedini servis tabağına artı (+) şeklinde koyacağız. Ortasına etli harcımızdan suyunu süzerek koyacağız, patlıcanın uçlarını etin üzerine bohça gibi kapattıktan sonra bir dilim kaşar peyniri, üzerine bir dilim domates koyarak kürdanla tutturacağız. Fırın kabına dizdikten sonra üzerine folyo kapatıp 200 derecedeki fırında 15 dakika tuttuktan sonra folyoyu açıp 10 dakika daha pişirip servis edeceğiz.
NOT: Etli iç malzemesi fırında yeterince su saldığı için ben fırına koyarken tekrar su ilave etmiyorum. Ama yemeği sulu seviyorsanız, patlıcan bohçaların dizilmesi bittikten sonra, fırın kabına eti pişirdiğiniz sudan 1-2 kaşık koyabilirsiniz.

ARPA ŞEHRİYE PİLAVI

Hani adettir misafire beyaz, şehriyeli, bademli sebzeli pirinç pilavı yapılır, hatta bulgur pilavı ya da makarna nedense pek uygun görülmez ev sahibi tarafından. Ama ben bu aralar fena halde arpa şehriye pilavına dadandım:). Umduğumdan fazla da rağbet gördü her nedense.

MALZEME
2 su bardağı arpa şehriye,
½ kibrit kutusu kadar margarin,
2 yemek kaşığı tereyağ,
4 bardak et suyu ,
1 tatlı kaşığı tuz.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kuşhane tenceremize 1 su bardağı arpa şehriyeyi koyup margarin ilavesiyle hafif rengi değişinceye kadar kavuracağız (tereyağında kavurmuyorum, margarine göre yağ daha çabuk yanıyor). Kavrulmuş şehriyenin üzerine kavrulmamış 1 bardak şehriyeyi de karıştırdıktan sonra kaynar et suyunu (yoksa normal suya 1 paket etsu tablet ilave edebilirsiniz, o zaman tuz koymuyoruz) ilave edip, kısık ateşte pişiriyoruz.
PÜF NOKTASI: Pilav suyunu tam çekmeden altını söndürüp, kendi halinde suyunu çekmesini sağlarsanız (yani demlenerek) pilavınız asla lapa olmaz :)

28 Ağustos 2009 Cuma

GÜLLAÇ

Ramazan dendiğinde herkesin aklına gelen ilk tatlı mutlaka güllaçtır ve de ne hikmetse ramazan dışında pek rağbet görmez. Oysa, mideyi yormayan, hazmı kolay ve de sunuşu zarif bir tatlıdır. Çoğu kimse, hoşlandığı için, gülsuyu kullanır ama ben güllacın kendine has tadını bozmamak adına sadece ve sadece cevizlisini seviyorum. Rahmetli anneannem, güllaç yapraklarını sütle yumuşatıp cevizli dolma sarardı, hatta güllaç paketinden çıkan 1 adet Çingene pembesi yaprağı da illaki tepsinin en ortasına koyardı:) Ramazanda güllacı her gün yapmayı tercih ettiğimden, buraya da 4 yaprakla tarifini koyacağım.

MALZEME
4 yaprak güllaç,
1 litre süt,
1 su bardağı tozşeker,
1 su bardağı iri dövülmüş ceviz içi.

NASIL YAPACAĞIZ?
Süte 1 bardak tozşeker ilave ederek, şeker eriyinceye kadar karıştırarak ısıtacağız (kaynatmamaya özen gösteriyorum, çünkü kaynama noktasındaki süt güllaç yapraklarını hamur yapıyor). Servis için 2 parmak kenarlı bir kap seçeceğiz, içine şekerli sütten 1-2 kepçe koyduktan sonra yavaş yavaş bir güllaç yaprağını ıslatarak kabın dibine yayacağız, üzerine tekrar süt gezdireceğiz. İkinci yaprak güllacı da yaydıktan sonra (zorlanırsanız, yaprağı kırarak da koyabilirsiniz). Üzerine irice dövdüğümüz cevizin yarısını serpiştirdikten sonra yine 2-3 kepçe süt gezdireceğiz. Tekrar bir yaprak güllaç ve ceviz içi koyduktan ve sütünü gezdirdikten sonra son kalan güllaç yaprağını da üzerine koyup, kalan sütü üzerine gezdireceğiz. Üzerini de arzuya göre, iç badem, kiraz şekerlemesi, ceviz içi ya da nasıl arzu ediyorsak süsleyerek soğumaya bırakıyoruz.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

MERCİMEK KÖFTESİ

Yasemin bir bebek bekliyor ve canı bugün mercimek köftesi çekmiş. Yıllar önce annemin kabul günü için yapardım. O günler mazide kaldığından beri hiç yapmamıştım. Ama kızlar istedi ya, akan sular durur hele hele aramızda bir de hamile varken :) Öğle yemeği için başka bir şey istemediler, yanına ayran da koyarak öğün yaptık. Madem canları istedi, doyasıya yesinler diye ben de fazla ısrar etmedim başka yemek yemeleri için.

MALZEME
2 su bardağı kırmızı mercimek,
5 su bardağı su,
1 tatlı kaşığı tuz,
1 su bardağı ince bulgur,
2 adet irice soğan,
100 gr tereyağ,
1 çay kaşığı tuz,
½ kutu domates püresi veya 2 yemek kaşığı domates salçası,
1 yemek kaşığı acı biber salçası,
1 tatlı kaşığı pul kırmızı biber,
1 çay kaşığı karabiber,
½ limon suyu,
½ demet maydanoz,
1 demet taze soğan,
1 adet kıvırcık salata.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kırmızı mercimeği ayıklayıp yıkadıktan sonra 5 su bardağı su ve 1 tatlı kaşığı tuz ilavesiyle önce harlı (kapağı açık olarak) ateşte, (kaynadıktan sonra ocağı kısıp kapağı yarım kapatabilirsiniz), mercimek suyunu çekip lapa gibi oluncaya kadar pişireceğiz. Boza kıvamına geldiğinde, 1 su bardağı ince bulguru ilave ederek kapağını sıkıca kapatıp, ocağımızı söndüreceğiz. Bulgur suyunu çekip, mercimeğe karışıncaya kadar yaklaşık 15 dakika bekleteceğiz.
Diğer tarafta 2 adet soğanı incecik doğrayıp (ya da rondoda çekerek) kavurma kabına alacağız. Tereyağını ve 1 çay kaşığı tuz ilave ederek orta ateşte soğanlar karamelize olana kadar yakmadan karıştırarak kavuracağız. Domates ve biber salçasını da katıp iyice karıştıracağız.
Maydanoz ve taze soğanı ayıklayıp yıkadıktan sonra incecik kıyarak bir kenarda bekleteceğiz.
Kıvırcık salata yapraklarını ayıklayıp yıkadıktan sonra suyunu süzeceğiz ve servis tabağına dizeceğiz.
Bu arada kıvamını tutan mercimekli bulgur karışımına yarım limon suyu koyarak karıştırdıktan sonra (şayet biraz cıvık olmuşsa biraz daha bekleyebilirsiniz, çünkü durdukça kıvamı koyulaşır) kavrulmuş salçalı soğanı da katıp iyice karıştıracağız. Daha sonra kıyılmış maydanozlu taze soğan karışımını (süslemek için bir tutamını ayırarak) ilave edeceğiz, karıştırmaya devam ederken kırmızı pul biber ve karabiberi koyacağız. Karıştırarak bütünleştirdiğimiz harcımızdan (ellerimizi zaman zaman ıslatarak) cevizden az büyük parçalar alarak uzun köfteler yaparak, önceden kıvırcık salata yaprakları döşediğimiz servis tabağına dizeceğiz. Ayırdığımız maydanozlu taze soğan harcını da üzerine serpiştirerek süsleme işini tamamlayacağız.
NOT: Mercimekli köfteyi ılık servis ederek yemenizi öneririm.

TIRAMISU

İşte şimdi de çok tartışmalı bir pasta. Biz bunu TIRAMISU diye yapıyoruz ama çok kimse “bu pasta kedi dili ile yapılır” diyor. Ben, kekle öğrenmiştim, siz kedi diliyle de deneyebilirsiniz (aslını isterseniz ben hiç denemedim). Zeren bu pastayı yaptığımda “hmmmm, yine çakma tiramisu yapmışsın” diyor ama İtalya’dan gelen misafirlerimize büyük bir cüretle bu tarifle yaptım ve onlar da “İtalya’da bile bu kadar lezzetlisini yemedik” dediler :)

MALZEME
2 katlı kakaolu pastaban,
½ litre süt,
1 yemek kaşığı nescafe,
4 adet kesme şeker,
1 yemek kaşığı Amaretto (badem likörü) veya Bailey’s ,
2 tepeleme yemek kaşığı un,
1 su bardağından 1 parmak eksik toz şeker,
1 yumurta,
1 paket vanilya,
1 kutu mascarpone veya labne peynir,
1 paket bitter çikolata,
1 küçük paket kakao.

NASIL YAPACAĞIZ?
½ litre sütten 1 çay fincanı ayırdıktan sonra pişirme tenceresine koyacağız. İçine 2 yemek kaşığı un, 1 yumurta sarısı ve 1 su bardağından 1 parmak eksik toz şekeri de koyarak karıştıracağız ve sürekli karıştırarak göz göz oluncaya kadar pişireceğiz. Vanilyasını da ilave edip 2 dakika daha kaynatıp, soğuması için serin bir yere kaldıracağız.
Ayırdığımız 1 fincan sütü kaynatıp 4 adet kesme şeker ve 1 silme yemek kaşığı nescafe koyarak karıştıracağız. Hazırladığımız kahveli karışıma Amaretto yahut Bailey’s ilave edeceğiz.
Pastanın bir katını servis tabağına alarak kahveli karışımın yarısıyla ıslatacağız. Diğer yarısını da kalan sütlü kahveyle ıslatıp kenarda bekleteceğiz.
Soğuyan sütlü karışımın içine 1 kutu labne ya da Mascarpone peyniri ilave ederek bir çatal yardımıyla homojen bir kıvam alana kadar karıştıracağız (mikserle karıştırmak kremayı sulandırıyor).
Hazırladığımız kremanın yarısını servis tabağındaki ıslatılmış kekin üzerine yayacağız. Bitter çikolatanın yarısını kremanın üzerine rendeleyeceğiz. Pastanın diğer yarısını kremanın üzerine kapattıktan sonra, kalan kremayı bir spatula yardımıyla kekin üzerine sıvayacağız. Kakaoyu, bir tel süzgeçle pastanın üzerine eleyeceğiz. Kalan çikolatayı bir bıçakla pastanın üzerine yontarak süsleme işlemini de yapacağız.

28 Haziran 2009 Pazar

ZEYTİNYAĞLI BİBER DOLMASI

Zeytinyağlı biber dolması, yaz günlerinin en sevdiğim tatlarından biridir. Aslında onu pek yemekten saymak mümkün değil, dolabı açtığımda onunla göz göze geldiğimde tuhaf bir çekim gücü olan dolmadan hoooop bir tane tabağa alıp, ara öğün ya da çerez niyetine yerim bir tane. Serin serin ve baharatlı lezzetine asla karşı koyamıyorum nedense. Günün her saatinde yenebilir biber dolması bana göre. Hafta sonlarının olmazsa olmazı zeytinyağlı biber dolması, yanına çabucak yapılıveren köfte, tavuk veya et gibi yemekle, bir de salatayla şık ve besleyici bir sofraya dönüşüverir kanımca.

MALZEME
12 adet dolmalık biber,
5 adet orta boy soğan,
1 yemek kaşığı kuşüzümü,
2 yemek kaşığı dolmalık fıstık,
2 adet irice domates,
2 su bardağı pirinç,
1 su bardağı zeytinyağ,
1 tatlı kaşığı tuz,
3 adet kesme şeker,
1 çay kaşığı karabiber,
½ çay kaşığı tarçın,
1 yemek kaşığı kuru nane.

NASIL YAPACAĞIZ?
Soğanları incecik kıyıp tencereye koyduktan sonra ½ kahve fincanı su ve tuz ilave ederek, suyunu çekinceye kadar pişireceğiz (soğanı yağda kavurmuyorum, midede yanma yapmasın diye). Başka bir tencereye zeytinyağını koyup, fıstığı pembeleşinceye kadar kavurup, ayıklanıp yıkanmış kuşüzümünü ve şekeri ilave edeceğiz. Pişmiş soğanı da karıştırdıktan sonra minik doğranmış domatesini ve yıkadığımız pirinci ilave edeceğiz (domateslerin kabuklarını kalınca soymak suretiyle, dolmalarımızın kapaklarını hazırlayacağız). Birkaç kez karıştırdıktan sonra tencereyi ocaktan alacağız, karabiber, tarçın ve naneyi karıştırıp 5- 10 dakika kadar kapağını kapatarak dinlenmeye bırakacağız.
Bu arada biberlerin tohumlarını çıkartarak yıkayacağız. Dinlenmiş harcımızla biberleri fazla basa basa olmadan dolduracağız (pirinçler piştiğinde biberlerden taşmamalı). Üzerlerine domates kapakları kapattıktan sonra tencereye tek sıra halinde dizip, 1 çay bardağı su ilave ederek oldukça kısık ateşte, pirinçler yumuşayıncaya kadar pişireceğiz. Soğuduktan sonra servis tabağına alacağız.

4-3-2-1 KEK

Annemin bir kek tenceresi vardı, hani şu ortasında minik bir bacası olan. Altında da bir tepsisi olurdu. Hatta evimizde kömür sobası olmadığından, o tepsinin üzerine de (kekin altı birden pişmesin diye) kül serpilirdi. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” diyen annem, komşudan kül istemişti. Çocukluk yıllarımın en güzel kokusuydu ve sanırım yapmayı ilk öğrendiğim kekti.
Kızlar küçükken sık sık yapardım. Bazen beslenme çantalarına koyardım, çoğu kez de okuldan geldiklerinde süt ya da meyve suyu eşliğinde bayıla bayıla yerlerdi. Evde her zaman bulunduğu için, aniden çaya kahveye biri geldiğinde de cankurtaranımdı. Kızlar büyüyüp, artık hamur işine paydos dediğinde, misafirlere de başka pastalar yaptığımdan kek (kızların tabiriyle) demode kalmıştı. Ama şimdi de torunlar var ve bize geldiklerinde “anneanne kek var mı?” diye sormaya başladıklarından beri yeniden gündeme geldi.

MALZEME
4 yumurta,
2 su bardağı toz şeker,
1 paket margarin,
1 su bardağı yoğurt,
1 paket vanilya,
1 paket kabartma tozu,
3 su bardağı un,
2 yemek kaşığı kakao.

NASIL YAPACAĞIZ?
Yumurtaları karıştırma kabına kırdıktan sonra tozşekeri de ilave ederek iyice çırpacağız. Margarini eritip karışıma katacağız, çırpmaya devam ederken sırayla yoğurdu, vanilya ve kabartma tozunu da ilave edeceğiz. Yağlanmış kalıba 3 yemek kaşığı kadarını ayırarak dökeceğiz. Kalan hamura kakaoyu karıştırarak diğer hamurun üzerine döküp, çatalla helezonlar yaparak şekl vereceğiz. 170 derecedeki fırında 40- 45 dakika pişireceğiz.
NOT: Kakaolu karışıma parça çikolata ilave edeceğiniz gibi, kakao yerine 1 su bardağı dövülmüş ceviz ya da küp şeklinde doğranmış meyve kurusu da koyabilirsiniz

FIRINDA KABAK MÜCVERİ

Dedim ya, kızartmaya fazlaca rağbet yok diye, ama mücverden vazgeçmem de mümkün değil. Nadiren kızartma şeklinde yapsam da, fırında olanı tercih ediyoruz. Hatta akşamdan yaptığım fırın mücveri eğer bitmemişse, sabah kahvaltısında sebzeli börek gibi yemeyi de çok seviyoruz.

MALZEME
3 adet orta boy kabak,
½ demet taze soğan,
½ demet dereotu,
½ demet maydanoz,
½ demet taze nane (yoksa 1 tatlı kaşığı kuru nane),
3 adet yumurta,
1 çay kaşığı karabiber,
1 tatlı kaşığı tuz,
5-6 yemek kaşığı un.

NASIL YAPACAĞIZ?
Kabakların kabuklarını soyup rendenin kalın tarafıyla rendeleyeceğiz. 10- 15 dakika kadar süzgeçte bekleterek fazla suyunu atacağız. Bu arada karıştırma kabına ayıklanıp incecik doğranmış taze soğan, maydanoz, dereotu ve naneyi koyduktan sonra kabakları da karıştıracağız. Yumurtaları, karabiberi ve unu da ilave edip (sulanmaması için) en son tuzunu karıştıracağız. Yağlanmış fırın kabına 1 parmak kalınlığında olacak şekilde dökeceğiz. 180 dereceye ayarladığımız fırında kurutmadan, üzeri kızarıncaya kadar pişireceğiz.

KIYMALI SEMİZOTU

Semizotunun,salatası kadar kıymalı yemeği de bizim evde oldukça rağbet görür. Mayhoş lezzetine lezzet katan yoğurtla yemeğe bayılırız. Hafif olduğu kadar, faydaları saymakla bitmeyen bu yaz yemeği, vazgeçilmezlerimiz arasındadır. Mevsimi bitmeden bolca tüketmenizi öneririm.

MALZEME
2 bağ semizotu,
250 gr kıyma,
1 orta boy soğan,
2 yemek kaşığı tereyağ,
2 orta boy domates,
1 kahve fincanı pirinç,
1 tatlı kaşığı tuz,
½ çay kaşığı karabiber.

NASIL YAPACAĞIZ?
Semizotunun köklerinin topraklı kısmını kestikten sonra (toprak kokusu kalmasın diye ben biraz fazlaca kısaltarak kesiyorum:)) bolca yıkayıp parmağımızın 2 boğumu uzunluğunda doğruyoruz.
Diğer yanda kuşhaneye soğanı doğrayıp, kıyma ve tuz ilavesiyle tereyağında kavuruyoruz. Kabukları alınıp irice küp şeklinde doğradığımız domates ve karabiberi de karıştırdıktan sonra semizotunu da karıştırıyoruz. Üzerine, yıkanmış pirinci de serpiştirip (rahat sulanabilmesi için) direk kısık ateşte pişiriyoruz (su koymanıza gerek yok, domatesin ve semizotunun saldığı su yeterli oluyor). Pirinçler piştiğinde yemeğimiz hazır demektir. Yoğurtla birlikte servis yapıyoruz.

ZEYTİNYAĞLI BEZELYE

Yeşilliğin en bol olduğu bu mevsimde, bezelyeyi zeytinyağlı pişirmenizi öneririm. Sıcak yaz günlerinde soğukluğuyla, içindeki yeşilliklerin kattığı lezzetle severek yiyeceğiniz bir yemek.

MALZEME
1 kg bezelye,
1 demet taze soğan,
½ demet dereotu,
1 çay bardağı zeytinyağ,
3 adet kesme şeker,
1 tatlı kaşığı tuz,
1 çay bardağı su.

NASIL YAPACAĞIZ?
Bezelyeleri ayıklayıp yıkadıktan sonra tencereye alacağız. Taze soğanları ve dereotunu ayıklayıp incecik kıyarak bezelyeye karıştıracağız. Şeker, tuz ve zeytinyağını koyup, suyunu da ilave ettikten sonra kaynayıncaya kadar hızlı sonra kısık ateşte 20- 25 dakika pişirip soğumaya bırakacağız.
NOT: Zeytinyağlı yemekleri mutlaka kapağı kapalı olarak soğutun ve daha sonra servis tabağına alın.

TERBİYELİ TAVUK

Bizim evimizde mangal yakma imkanımız yok, eşim de kızartmaya fazla rağbet etmiyor. Allahtan Tefal, Actifry gibi mucizevi bir alet sürdü piyasaya ve biz artık kızartma yiyebiliyoruz. Sadece patlıcan kızartması başarısız oldu, soslu olanı ne ala da, normal kızartma da patlıcanlar büzüştü ve sonuçta sevmedik. Ama sigara böreği, kabak, hele patates kızartması muhteşem oluyor. Terbiyeli tavuğu denedim, gerçekten nefis oldu.

MALZEME
6 parça kemiksiz kalça şiş,
2 diş sarımsak,
1 kahve fincanı zeytinyağ,
1 su bardağı süt,
1 yemek kaşığı soya sos,
1 çay kaşığı taze çekilmiş karabiber,
1 tatlı kaşığı pul kırmızıbiber,
1 tatlı kaşığı kekik,
1 tatlı kaşığı tuz.

NASIL YAPACAĞIZ?
Sütün içine zeytinyağ, ince kıyılmış sarımsak, soya sos, karabiber, kırmızıbiber, kekik ve tuzu koyarak karıştıracağız. Tavuk etlerini de kuşbaşı doğrayarak sosun içine karıştıracağı ve üzerini kapatarak buzdolabına koyacağız. (Ben öğle vakti hazırlayıp akşam pişirdim). Pişirmeden önce tavuk etlerini süzerek sostan çıkarttıktan sonra ister mangalda, isterseniz benim yaptığım gibi Actifryda pişirebilirsiniz.

30 Mayıs 2009 Cumartesi

KARNIYARIK

Bu aralar halkoyunları çalışmaları, arka arkaya üç gösteri derken mutfağımı hayli ihmal ettim sanırım. Kah dışarıda balık yiyerek, kah evde kolay yemeklerle geçiştirdik geçtiğimiz haftaları. Bu arada sık sık karnıyarık düşledim nedense, patlıcandan yapılmış tüm yemekleri severim ama, karnıyarık dendi mi, şöyle bir dururum. Onun yeri bende farklıdır nedense, hele yanında domatesli pilav ve ayran da olursa, değmeyin keyfime:)

MALZEME
4 adet uzunca patlıcan,
250 gr kıyma,
1 adet irice soğan,
2 adet çarliston biber,
2 adet olgun domates,
10- 12 dal maydanoz,
1 tatlı kaşığı tuz,
1 çay kaşığı karabiber,
1 su bardağı sıvıyağ,
½ kahve fincanı su.

NASIL YAPACAĞIZ?
Patlıcanları yıkayıp ortadan ikiye böleceğiz. Başında ve sonunda birer parmak kalacak şekilde kabuklarını soyacağız (ben patlıcanların uzunundan seçiyorum ki, ikiye bölünce en az 15 cm.lik porsiyonlar elde edebileyim). Kızdırılmış sıvıyağda her tarafı pembeleşinceye kadar kızartıp, kağıt havluya çıkaracağız. Patlıcanlar süzülürken, kıymanın içine soğanı ve çarliston biberi incecik doğrayıp (yağ koymadan, çünkü kızarmış patlıcanın yağı, süzülmüş olsa bile yeterli oluyor) kavuracağız. Tuzunu ilave ettikten sonra küp küp doğranmış domatesi ve ince kıyılmış maydanozu da karıştırıp (suyunu çektirmeden) ocağı söndüreceğiz. Yağı süzülmüş patlıcanları bir kuşhaneye ya da fırın kabına dizerek, bıçak yardımıyla karınlarını yaracağız ve tatlı kaşığıyla kıymalı harcın hepsini patlıcanların içine paylaştıracağız. Üzerlerine ince dilimlenmiş birer domates koyduktan sonra, ½ fincan su ilave ederek 200 dereceye ayarladığımız fırında 20- 25 dakika tutacağız.
Not: Fırına koymak istemezseniz, yine aynı miktarda su ilave ederek çok kısık ateşte 20 dakika kadar pişirebilirsiniz.

17 Mayıs 2009 Pazar

ZEYTİNYAĞLI TAZE YAPRAK SARMASI

Taze yaprak marketlerde, Pazar tezgahlarında yerini aldı. Ama “acaba nasıldır?” diye cesaret edip alamıyordum, hani güzel değilse emeğime yazık düşüncesiyle. Geçtiğimiz hafta Denizli’ye gittiğimde, yemek yediğimiz kır lokantasında bir asma altına oturmuştuk. Hemen yapraklarla ilgilendim, çünkü kenarları fazla oyuk olmayan, baktığımda arkasından güneşi görebildiğim kadar tülbent misali incecik yapraklar. Çekirdeksiz üzüm asmasıymış. Restoran sahibine “biraz toplayabilir miyim?” dediğimde, “aman hepsini toplayın, nasılsa yeni sürüyor” demez mi? :) Biraz da abartarak, bütün uç yaprakları topladım ve gelir gelmez de büyükleri zeytinyağlı, küçükleri etli sarma için ayırıp derin dondurucuya koydum. (Çıkarttığımda, çözdürmeden hemen sıcak suya bastırarak yumuşatıp sarmayı yapıyorum.)

MALZEME
200 gr taze asma yaprağı,
3 adet irice soğan,
2 çorba kaşığı çam fıstığı,
2 çorba kaşığı kuş üzümü,
1 su bardağı zeytinyağ,
1 tatlı kaşığı tuz,
4 adet kesme şeker,
2 su bardağı pirinç,
1 kahve fincanı su,
½ çay kaşığı karabiber,
½ çay kaşığı tarçın,
1 yemek kaşığı kuru nane,
10- 12 adet papaz eriği,
1 adet limon.

NASIL YAPACAĞIZ?
Yaprakları yıkadıktan sonra üzerine kaynar su dökerek 10 dakika bekletip soğuk suyla yıkayıp süzeceğiz.
Soğanları incecik doğrayıp, 1 kahve fincanı su ve tuz koyarak, suyunu çekinceye kadar pişireceğiz (bu şekilde pişen soğan, sonradan midede kaynama ve ekşime yapmıyor). Şeker, ayıklanıp yıkanmış kuş üzümü ve fıstığı da ilave ettikten sonra zeytinyağını koyarak yaklaşık 5 dakika daha karıştırarak kavuracağız. Yıkanmış pirinçle birlikte 1 kahve fincanı suyu da koyduktan sonra kısık ateşte 5 dakika bekletip biraz demlenmeye bırakacağız (eğer pilav gibi pişirirsek, sarma yaptıktan sonraki pişirme sürecinde lapa gibi oluyor). Demlenen harcımıza karabiber, tarçın ve naneyi de eleyerek katarak karıştıracağız ve 5 dakika daha bekleteceğiz.
Daha sonra yumuşatılıp soğutulan yaprakların içine 1 tatlı kaşığı harcımızı koyup saracağız ve kuşhane tipi bir tencereye dizeceğiz. Sarma işlemi bittikten sonra, kabuklarıyla birlikte ince dilimlediğimiz yarım limonu üzerine dizeceğiz. 10- 12 adet papaz eriği de üzerine serpiştirip düz bir tabak kapatacağız ve 1 su bardağı ılık su dökerek kısık ateşte 15- 20 dakika pişirteceğiz. Soğuduktan sonra servis tabağına alırken üzerindeki erik ve limonları atacağız. Kalan yarım limonu tekrar incecik dilimleyip üzerini süsleyeceğiz.

Not: Bu mevsimde sarmanıza erik koymanızı şiddetle öneriyorum, inanılmaz hoş bir mayhoşluk ve lezzet katıyor.

8 Mayıs 2009 Cuma

ENGİNARLI TAZE İÇ BAKLA FAVASI

Arpacık soğanlı, havuçlu, bezelyeli derken çok şükür taze bakla içi de çıktı da, enginarı bu kez de favalı yaptım. Enginar ve favanın dayanılmaz birlikteliğiyle bu akşam soframızda baş köşeye oturacak. Sevenler için, bu bahar yemeğini şiddetle tavsiye ediyorum.

MALZEME
4 adet enginar,
4 adet kesme şeker,
250 gr arpacık soğanı,
1 silme tatlı kaşığı tuz,
1 yemek kaşığı limon suyu,
4 yemek kaşığı zeytinyağ,
1 çay kaşığı un,
Su.
FAVA
½ kg taze iç bakla,
1 adet irice soğan,
1 çay bardağı zeytinyağ,
½ demet dereotu,
1 yemek kaşığı toz şeker,
1 silme tatlı kaşığı tuz,
1 yemek kaşığı limon suyu,
1,5 su bardağı su.

NASIL YAPACAĞIZ?
Öncelikle baklaların iç kabuklarını ayıklayacağız. Tencereye koyduktan sonra 1 adet irice soğanı ayıklayıp iri iri doğrayacağız. ½ demet dereotunun yarısını incecik kıyacağız. 1 yemek kaşığı toz şeker, 1 silme tatlı kaşığı tuz, 1 çay bardağı zeytinyağı , limon suyu ve 1,5 su bardağı suyu da ilave edip önce harlı sonra çok kısık ateşte, arada bir karıştırarak suyunu iyice çekinceye kadar pişireceğiz. Pişen baklayı blenderdan geçirip püre yapacağız.
Diğer yanda, fava pişerken enginarları kuşhane tipi bir tencereye dizip göbeklerini arpacık soğanı ile dolduracağız. Her birinin ortasına birer kesme şeker, birer yemek kaşığı zeytinyağ koyup, tuzu ve unu serpeceğiz. Limon suyunu da gezdirip, enginarların üzerini örtmeyecek kadar ama bolca su koyup önce harlı sonra kısık ateşte enginarlar yumuşayıncaya kadar pişireceğiz.
Servis tabağına koyarken, soğanları enginarların üzerinden alacağız, daha sonra hazırladığımız favayı enginarların üzerine kaşıkla yerleştireceğiz. Arpacık soğanları etrafına dizip, kalan dereotunu favanın üzerine kıyacağız.

30 Nisan 2009 Perşembe

ACIBADEM KURABİYELİ ÇİKOLATA MUS

Sunumu ve görünüşü kadar, çikolata sevenler için harika bir lezzet. Yedikten sonra Canan’a tarifini sorduğumuzda hepimiz yediğimize pişman olduk. Çünkü biz tatlı değil, bomba yemişiz meğerse :)) Ama ne kadar pişman olsak da denemeye değer diye karar verdik. Ellerine sağlık arkadaşım.

MALZEME
9 yumurta,
12 adet çay tabağı büyüklüğünde acıbadem kurabiyesi (çiftli ise 6 adet),
2 kare bitter çikolata,
3 kutu krema,
1 paket vanilya,
1 yemek kaşığı toz şeker,
1 çimdik tuz,
2 yemek kaşığı konyak,
Süslemek için nane yaprağı ve meyve.

NASIL YAPACAĞIZ?
Krema, toz şeker ve vanilyayı, mikserle koyulaşana kadar çırpacağız. Acıbadem kurabiyeleri de ufalayıp içine kattıktan sonra 12 kaseye böleceğiz (arzu ederseniz, tek bir kenarlı servis tabağına da koyabilirsiniz). Diğer malzemeleri hazırlayıncaya kadar buzdolabına koyarak katılaşmasını bekleyeceğiz.
Bitter çikolatayı, 2 yemek kaşığı sütle kısık ateşte eriteceğiz. Bu arada yumurtanın sarılarını konyakla çırpacağız. Erimiş çikolatayı ilave edeceğiz.
Yumurta aklarını 1 çimdik tuzla çırparak kar haine getirdikten sonra, yavaş yavaş çikolatalı yumurta sarına karıştıracağız ve daha önceden buzdolabında beklettiğimiz acıbademli harcımızın üzerine döküp yeniden buzdolabına koyacağız. Servis yapacağımız zaman üzerini nane yaprakları ve arzu ettiğimiz mevsim meyveleriyle süsleyeceğiz.

KARİDESLİ ENGİNAR SALATASI

İşte size ister antre olarak, ister balık yemeğinin yanında sunabileceğiniz bir salata. Eğer karidesli yapmak istemezseniz, aynı malzemelerle jambonlu yapıp, et yemeklerinin yanında da kullanabileceğiniz hafif ve hoş bir lezzet.

MALZEME
4 adet enginar (veya 1 kavanoz enginar göbeği),
2 adet avokado,
1 kavanoz kuşkonmaz konservesi,
500 gr haşlanmış karides (tercihen İGLO marka donmuş karides),
½ demet dereotu,
5-6 adet Frenk soğanı veya taze soğanın yeşil kısımları,
5-6 dal taze fesleğen yaprağı,
SOSU:
2 yemek kaşığı konyak,
2 yemek kaşığı mayonez,
4 yemek kaşığı yoğurt,
1 tatlı kaşığı hardal,
1 tatlı kaşığı acısso,
3-4 yemek kaşığı Kühne kremalı salata sosu,
2 limon suyu,
1 kahve fincanı zeytinyağ.

NASIL YAPACAĞIZ?
Enginarları kuşbaşı doğrayıp, tuz ve limon suyu ilave ettiğimiz suda haşlayıp süzeceğiz. Diğer yanda avokadoların da kabuklarını soyup, çekirdeğini çıkarttıktan sonra kuşbaşı doğrayıp 2 limonun suyunu sıkıp içinde bekleteceğiz (avokadoyu 1- 2 gün önceden alıp biraz yumuşamasını bekleyin). Haşlanmış enginar, avokado (limon suyuyla birlikte), haşlanmış karides, 3 cm kadar doğranmış kuşkonmaz, ince kıyılmış dereotu, fesleğen ve Frenk soğanı yavaşça karıştırılır. Diğer yanda sosun tüm malzemesi ni birbirine karıştırarak, hazırladığımız enginar salatasına dökeceğiz. Fazla zedelemeden bir kez daha karıştırıp servise sunacağız.

LİMON SOSLU SOMON FIRINDA

Bugün, Şenkızlardan Canan İrengün’deydik. O kadar hoş bir sofra ve o kadar da lezzetli yemekler yapmıştı ki, sizlerle paylaşmadan edemedim. Öncelikle limonlu somona bayıldık, üstelik somon sevmeyen eşim için de değişik bir tat bulmanın keyfini yaşadım.

MALZEME
4 adet somon fileto,
2 adet lime (yeşil limon),
5-6 dal Frenk soğanı (yoksa taze soğan),
½ demet dereotu,
1 çay kaşığı taze çekilmiş karabiber,
1 çay kaşığı tuz.

NASIL YAPACAĞIZ?
Somon filetolarının derilerini de alıp, fırın kabına yerleştireceğiz. Üzerine tuz ve taze çekilmiş karabiberi serpiştirdikten sonra, 1 adet limein suyunu sıkacağız. İnce kıyılmış dereotu ve Frenk soğanı koyacağız (Frenk soğanı yoksa, taze soğanın sadece yeşil kısımlarını kıyabilirsiniz). Diğer limei de ince dilimler halinde üzerine dizip, fırın kabının üzerini alüminyum folyo ile kapatıp, 200 derecedeki fırında 20- 25 dakika pişireceğiz.